Köklü Değişim, Şanlıurfa Hadarat Kitabevi’nde “İslâmî Hareket ve Sistem-İçi Mücadele” başlıklı bir panel düzenledi.
Kur’an –ı Kerim tilavetiyle başlayan panel, Cevher Kara tarafından yapılan sunumuyla devam etti.
Miladi 19. asırdan bu yana ‘yeniden diriliş’, ‘ihya’ ve ‘ıslah’ hareketlerinin İslam dünyasında nevş-u nema bulduğunu belirten yazar, ‘İslâmî hareketlerin, Ümmet’e liderlik etme vasıflarından dolayı yüklendikleri misyonun bilincinde olmaları gerektiğine’ vurgu yaptı**. ‘Bugün gelinen noktada ise birçok İslâmî hareketin maalesef sisteme entegre olma sürecine girdiğini’** vurguladı. Bu durumu dört sebebe bağlayan Kara, o sebepleri şöyle izah etti:
Birincisi; Sınırlandırılmamış, genel düşüncelere davet: Vahdet, öze dönüş, İslam Birliği gibi netleştirilmeye muhtaç, içeriği doldurulmamış kavramlarla davet ediliyordu. Bu ise değerlendirilmesi zor, muğlâk bir durum hâsıl ediyordu.
İkincisi: Doğru Hareket Metodundan yoksundular. Mesela bir cemaat ‘sizin en hayırlınızı Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir’ hadisini kendine yöntem belirleyicisi olarak alıp bütün işini Kur’an tilavetine ayırabiliyor. Tabi bu hadis seçilirken herhangi bir keyfiyet yok. Başka bir hadis de olabilir. Aynı durum ‘hayır hasenat’, ‘ahlak’ vb işleri kendileri esas ve tek iş kabul eden Müslümanlar için de geçerlidir. Oysa peygamberin bir ‘toplum değiştirme metodu’ vardır. İslam’ı hakim kılmak bir emirsa bu emrin şartları, rükunları vardır. Hâlbuki bugün islam dğnyasında yapılar adedince ‘hareket metodu’ sayabiliriz.
Üçüncüsü: Kimi zaman, kendilerinde sahîh uyanıklığın ve sahîh irâdenin oluşmadığı şahıslar liderlik ediyor İslami Hareketlere. Yani akideye dayalı düşünüş, ideolojinin esas olduğu düşünüş (sahih uyanıklık), davayı tüm riskler ve tehditler karşısında, herhangi bir iyi veya kötü niyetle pazarlık konusu yapmamak. Davayı yani İslam’ın hâkim kılınmasını ‘ölüm kalım meselesi’ haline getirmek.
Dördüncüsü: Bu hareketlerde çoğu kez ‘şahısların’ lider olup, ‘fikirlerin’ lider olmadı da bir başka gerçektir. Yani fikrî bir liderlik değil şahsî bir liderlikti söz konusu olan. Bu durum liderin ölümü veya düşüncelerinin değişmesi sonucu bütün bir hareketin de değişmesine yol açıyordu.
İslâmcılık tartışmalarına da değinen Kara, ‘bu tartışmalar sırasında kimsenin Şeyh Said-i Palevî’ye değinmediğini, oysa yöntem açısından olmasa bile Hareketi’ni doğrudan doğruya nassa bağlı kılarak davranmasının dikkatlerden kaçtığını’ belirtti. ‘Şeyh Said’i ‘başka’ ve ‘müstesna’ kılan onun ‘İslami tercihlerinde ısrar ve direnç göstermesidir. Bizim en çok kaybettiğimiz nokta burasıdır: Israrsızlık ve dirençsizlik. Bugün bizi topyekûn bir entegrasyonla karşı karşıya getiren sorun da burasıdır. Mısrı’da, Tunus’ta, Türkiye’de yaşanan olumsuzluklar ve yenilgilerin en önemli ilkesel nedeni budur.’
Panel, zulme maruz kalan Filistin ve Suriye başta olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar için yapılan dua ile sona erdi.