Mehmet Görmez: Her Mümin Hilafetle Yükümlüdür
01 Aralık 2017

Mehmet Görmez: Her Mümin Hilafetle Yükümlüdür

Ajanslar

Köklü Değişim Medya

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (ESAM) haftalık ‘Çarşamba Konferansları’nın bu haftaki konuğu Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez oldu. Kur’an-ı Kerim’in insanlara en iyi öğrettiği şeyin insanın yaratılış hikâyesi olduğunu anlatan Görmez, insanın yaratılış meselesini öğrenebileceği son kitabın Kur’an-ı Kerim olduğunun altını çizdi. Görmez, “Kur’an-ı Kerim’de insanın yaratışını anlatan sayısız ayet var. Ama o bütün ayetleri dört yaratılış gayesi ile anlatabiliyoruz; ibadet, hilafet, emanet ve imarettir” değerlendirmesinde bulundu.

İBADET, TEK BAŞINA YETMEZ

İbadetin sadece kulluk olarak tercüme edilmesinin yanlış olduğuna dikkat çeken Görmez, “Oysaki ibadet bir hayat tarzıdır. İnsanın daima yaratıcısının farkında olarak yaşamasını sağlar. Allah bilinciyle kendini tanzim etmesidir. İbadet tek başına yetmiyor. Namaz, oruç ve hac bizi kötülükten muhafaza etmek için emredilmiştir. Namaz bizi her türlü kötülükten korur” dedi.

Her Mümin Hilafetle Yükümlüdür

Görmez, Müslümanlar için ibadetten sonra en büyük görevin hilafet olduğunu ifade ederek, “Hilafet Müslümanlara dünyadan sorumlu olmayı yükümlüyor. Her mümin hilafetle yükümlüdür. Bu sorumluluk gidip onları yönetme arzusu ile ilgili değildir. Bu sorumluluk dünyanın her tarafına Muhammed Mustafa’nın rahmetini taşıma görevidir. Hilafetin görevi İslam’ın rahmetini tüm dünyaya yaymaktır. Muhammed ümmeti tüm dünyadan sorumlu kılınmıştır” ifadelerinin kullandı.

Bütün Nimetler Emanettir

Dünyada bütün nimetlerin emanet olduğunu da dile getiren Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu emanet Allah ile kul arasında bir misakın ürünü olarak var olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de kul ile insan arasındaki ilişkiyi en iyi anlatan kavramlardan biri de misaktır. Buna göre, müminin Allah ile bir sözleşmesi vardır. Sözleşme tek taraflı bir sözleşme değildir. Çift taraflı bir sözleşmedir. Dolayısıyla hilafetten sonra en önemli görev emanettir. Mümin bu misaka uyduğu sürece ibadet, hilafet ve emanet görevini yerine getirecektir.”

Peygamber Efendimiz’in Hayatından Öğreniyoruz

Görmez, yaratılış gayesini anlamanın son maddesinin de imaret olduğunun altını çizerek, “İmaret yeryüzünü imar etmektir. Her bir yaratılış gayemiz. Gerçekleşmesi için yapacaklarımız var. Birinci ibadet görevini yerine getirmemiz için ihlas ve samimiyet gerekiyor. Hilafeti yerine getirmek için adalet gerekiyor. Emaneti yerine getirmek için hilafet gerekiyor. İmaret görevini yerine getirmek için cihat ve içtihat gerekiyor. Bunların nasıl tatbik edileceğini Peygamber Efendimiz’in hayatından öğreniyoruz. Onun için başlığı adalet özgürlük ve merhamet koyduk” dedi.

Dindarlık Ahlâk Üretmeli

Dünyada küresel ahlak krizinin olduğunu belirten Görmez, “Küresel ahlak krizi diye bir kriz var. Ancak aslında bu küresel anlam krizidir. Yaratılışın gayesini kaybeden bir dünya, ahlakın değerini de kaybeder. Anlamını bulamayan insan, ahlakını bulamaz. Ahlaksızlık bir anlamsızlıktır. Ahlaksızlık manayı kaybetmektir. Küresel anlam krizlerini bir tarafa bırakalım. Ümmetin ahlak konusundaki duruşu çok sorunlu. Sürekli şunu söylemeliyiz; ‘Dindarlığımız neden ahlak üretmiyor.’ Yahut ahlak dindarlığımızın neresinde yer alıyor. Küresel anlam krizini anlıyoruz. Peki, Müslümanlar neden bir ahlak krizinde. Sadece Müslüman’ı kastetmiyorum. Beş vakit namazı kılan ve diğer ibadetlerini eksiksiz yerine getirenlerin hayatlarından çelişkiler görüyoruz” diye konuştu.

İslamiyet’in Yayılmasında Tacirler Çok Önemli

İslamiyet’in dünyanın dört bir tarafına yayılmasında tacirlerin çok büyük etkisinin olduğunu vurgulayan Görmez, konuşmasının son bölümünde şunları kaydetti: “İslamiyet’in yayılması, daha çok sadık tacirler marifetiyle yayıldı. Ulema mahiyetinden daha fazladır tacirlerin etkisi büyük. Çünkü tacirler, imanı ve İslam’ı taşımadan helali ve ahlakı taşıdılar. İman ve İslam gitmeden helal ve İslam gitti oraya. Onlar önce helali ve ahlakı gördüler. Bu helal ve ahlak onların çok hoşuna gitti. Bunun kaynağı nedir diye sorunca; tacirler bunun kaynağı iman ve İslam’dır dedikten sonra İslamiyet’e teslim oldular. Din, en çok tacirler tarafından taşındı.”

Konferans konukları

‘Adalet, Özgürlük ve Merhamet Peygamberi’ adlı konferansa, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, ESAM Genel Başkanı Recai Kutan, Saadet Partisi Genel Başkan yardımcıları Lütfi Yalman, Atik Ağdağ, Fatih Aydın’ın yanı sıra partinin üst düzey yöneticileri ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.

~~~

~HİLÂFET NEDİR?

Hilâfet; İslâm şeriatının hükümlerinin hakim kılınıp İslâm davetinin tüm insanlığa taşınması için yeryüzündeki tüm Müslümanların önderliğidir. Bu anlamda İmametle Hilâfet özdeş kavramlardır. Sahih hadislerde de her iki kelime aynı anlamda kullanılmışlardır. Kur'an ve sünnete ait hiç bir metinde İmamet ve Hilâfet bir birine zıt anlamlarda geçmemiştir. Bu nedenle İmamet ve Hilâfet kelimelerini birbirine tercih noktasında bir zorlamaya da gerek yoktur. Önemli olan kelimeler değil içerikleridir.

Hilâfet’i yeniden kurulması dünyanın dört bir yanındaki tüm Müslümanlar üzerine farzdır. Tıpkı Allah'ın farzlarından bir farz gibi bu farz da seçme hakkının, ruhsatın olmadığı bir farzdır. Bu nedenle Hilâfet’i kurulması yolunda en ufak bir ihmal dahi büyük bir günah ve isyandır. Allah bu günahı işleyenleri şiddetli bir şekilde cezalandıracaktır.

Hilâfet’i kurulmasını tüm Müslümanlara farz kılan deliller sünnet ve sahabenin icmaıdır.

Hilâfet ile ilgili daha geniş bilgi için tıklayınız:

HİLÂFET