MAZLUMDER: “Yargı, ‘Andımız’ Dayatmasının Aracı Olmamalıdır!”
23 Ekim 2018

MAZLUMDER: “Yargı, ‘Andımız’ Dayatmasının Aracı Olmamalıdır!”

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

MAZLUMDER, Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki şubelerinde “Yargı, ‘Andımız’ Dayatmasının Aracı Olmamalıdır!” başlıklı basın toplantısı düzenledi.

MAZLUMDER Ankara Şubesi, Köklü Değişim ve bazı STK’ların katılımıyla “Yargı, ‘Andımız’ Dayatmasının Aracı Olmamalıdır!” başlıklı bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya,

Basın toplantısı, MAZLUMDER Ankara Şube Başkanı Abdurrahman ÜNLÜ’nün MAZLUMDER Basın Açıklaması metnini okumasıyla başladı.

Ardından Memur-Sen Ankara Şube Başkanı Mustafa KIR söz aldı ve kısa konuşmasında; “Ülkemizde özellikle son yıllarda sosyal, ekonomik, eğitim alanında yaşanan devasa problemler varken birden bire ülkemizin gündemine düşen Danıştay’ın Milli Eğitim Bakanlığı’nca iptal edilen ‘Andımız’ı oy çokluğuyla alınan kararın iptal edilmesi yönünde karar alması gerçekten manidardır.” ifadelerine yer verdi.

AGEMDER adına konuşan Ramazan ACAR da sözlerine “2013’te mevcut İktidarın yaptığı en hayırlı işlerden biri olarak ‘Andımız’ın kaldırılması” olduğunu ifade ederek başladı. Danıştay’ın aldığı iptal kararının kabul edilemez olduğunu söyleyen Acar, “Bu ‘Andımız’ dayatmasının tekrar geri gelmesinin, belki de bu vesayet odaklarının, oligarşik bürokrasinin bir baskı aracı olarak tekrar karşımıza çıktığını gösteriyor” diyerek AGEMDER olarak buna karşı olduklarını belirtti.

Köklü Değişim adına söz alan Sosyolog Süleyman UĞURLU da kendisinin Çerkez olduğunu vurgulayarak konuşmasına başladı. Çocukluğunda bir Çerkez olarak ‘Andımız’ dayatmasıyla karşı karşıya kaldığını ifade eden Uğurlu, Türkiye’de yaşayan farklı ırkların çocuklarının bu çelişkiyle yaşadıklarını söyledi.

‘Andımız’ uygulamasının Hitler, Mussolini gibi diktatörlük rejimlerinde olduğunu dile getiren Süleyman UĞURLU, bu dayatmacı uygulamaların tıpkı nizamların ithal edilmesi gibi Batı’dan ithal edildiğini ifade etti. “1930’lu yıllardan başlayan ‘Andımız’ uygulamasının da kötü bir taklit” olduğunu ortaya koyan Uğurlu, “okula gittiğinde Atatürk’ü sevdiğini söyleyen, Türk olduğunu söylemek zorunda kalan insanlar, fakat eve geldiğinde aksi şekilde davranan insanların”, ‘Andımız’ uygulamasıyla okulda başka evde başka ikiyüzlü, münafık bir şekilde yetiştirildiğini söyledi.

Dünya çapında ne bir tarihçi, ne bir bilim adamı, ne bir âlim, ne de alanında yetkin başka bir isim yetiştirilemediğini de sözlerine ekleyen Uğurlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2013 senesinde ‘Andımız’ın kaldırılırken ifade ettiği cümlelere de değinen Süleyman UĞURLU, bu uygulamanın köklü bir şekilde kaldırılmasını sağlayacak olanın yine Cumhurbaşkanı’nın, Adalet Bakanı’nın ve Milli Eğitim Bakanı’nın olduğunu ifade etti.

Özgür-Der’den Serkan YILDIZHAN da, vesayetçi uygulamalar karşısında kazanılan hakların tekrar kaybedilmemesi gerektiğini ifade ettiği konuşmasında; Özgür-Der’in, hak ve adalet taleplerinin takipçisi olacağını söyledi.

Türkiye’nin çeşitli illerindeki MAZLUMDER şubelerince gerçekleştirilen basın toplantılarında okunan basın açıklaması metni şu şekildedir:

Yargı, Andımız Dayatmasının Aracı Olmamalıdır!

Danıştay 8. İdare Dairesi ilk derece mahkemesi olarak; Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin "Öğrenci Andı" başlıklı 12. maddesini yürürlükten kaldıran 2013 yılına ait düzenlemesi hakkında açılan davada oy çokluğuyla iptal kararı vermiş bulunmaktadır.

Eski Milli Eğitim bakanlarından Türkçe ezan zulmünün de mimarı olan Reşit Galip’in 1933 yılında yazdığı metne, 1972 yılında yapılan değişiklikle, "Türküm, doğruyum, çalışkanım" ve "Ne mutlu Türküm diyene" şeklinde cümleler de eklenmiştir.

MAZLUMDER, 2009 yılından itibaren “Andımız kaldırılsın” kampanyasını diğer duyarlı insanlarla yürütmüş ve bu uygulamadan yönetmelik değişikliğiyle vazgeçilmişti. Hükümetin yaptığı bu doğru fiille milyonlarca öğrenci insan haklarına aykırı metni her sabah okumaktan kurtulmuştu.

Danıştay dairesinin iptal gerekçesinde malesef, temel hak ve özgürlüklerin tanımı kötüye kullanılmış, 1933 yılından beri okutuluyor olunmasını, “hukuka güven” ilkesi gereği olarak doğru bulmuş, “eşitlik” ilkesini de gerekçe göstermiştir. Bu yaklaşımla tek tipçi, zamana uymayan yasaların da değiştirilmemesi gerekirdi. Oysa yanlışta ısrarın doğruluk yönünden kıdem kazandırmayacağı açıktır.

Danıştay dairesi, idarenin yerine geçip yetki ve takdir hakkını gasp etmiş, idarenin nasıl karar vereceğiyle de yetinmeyip, idare yerine bizzat karar da almıştır.

“Andımız” metni insan haklarına açıkça aykırı bir metindi. Bu yeminde çocuklara askeri düzen içinde hiza verilmekte, ideolojik, tek tipçi ve toplumu ayrıştıran ifadeler kullandırılmakta, “varlıklarını birilerinin varlığına armağan” etmeleri istenmekte ve etnik milliyetçi amaçla kaleme alındığı malum bu metni her gün tekrar etmeleri istenmekteydi. Oysa farklılıkların, çok kimlikliliğin dışlanmadığı tüm çocuklarımızın eşit, doğru ve adil bir kimlik kazanması esas olmalıdır.

MAZLUMDER, hiçbir insanın doğuştan üstün olamayacağına ancak iradesini kullanarak fazilet sahibi olacağına inanmakta ve bunun aksi söylem ve politikaların bütün dinlerin gerçekliğiyle de bağdaşmadığı düşüncesindedir.

MAZLUMDER olarak; İlahi hukuka, doğal hukuka ve Türkiye'nin de tarafı olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırı olan “andımızın” yargı kararıyla tekrar geri getirilmesine karşı çıkıyor, Danıştay’ın temyiz merciinde insan haklarına aykırı bu kararı bozmasını talep ediyoruz.

MAZLUMDER