Hizb-ut Tahrir Irak Vilayeti Medya Bürosu, Kerkük’teki çatışmalar hakkında bir basın açıklaması yayımladı.
Irak’ın kuzeyindeki petrol şehri Kerkük’te bir süredir Kürt göstericilerle güvenlik güçleri arasında cereyan eden çatışmalar nedeniyle hakim olan kaos bölge ve dünya gündeminde yerini korurken Hizb-ut Tahrir Irak Vilayeti, olaylar hakkında bir basın açıklaması yayımladı.
Irak Başbakanı'nın 16 Ekim 2017 olaylarından bu yana işgal ettiği Kerkük Harekat Komutanlığı karargâhının Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) devredilmesi ile başlayan olaylar hakkında yapılan açıklamada kentte KDP aleyhine gösteriler yapıldığına, karargâhı devretmeyi reddedildiğine ve Kerkük'ü Erbil'e bağlayan ana yolun kesildiği hatırlatılıyor. Daha sonra çıkan çatışmalarda 4 sivilin öldüğü ve 15 kişinin de yaralandığı, başbakanın şiddetin artmasını önlemek için şehirde sokağa çıkma yasağı ilan ettiği ifade ediliyor.
Irak hükümetinin kırılganlığına dikkat çekilen açıklamada şu ifadeler yer alıyor:
“Bu olayları takip eden herkes Irak hükümetinin kırılganlığını ve zayıflığını, sokak ve silahlı gruplar üzerindeki kontrolünün kaybettiğini, açıkça görmektedir. Irak Devlet Başkanı Abdul Latif Cemal Raşid'in tüm taraflara Kerkük'te her türlü tehditten veya güç kullanımından kaçınmaları çağrısında bulunduğu, açıklamalar ve göstericilerin Başbakan'a karargâhı teslim etmeyecekleri tehdidinde bulunması ve gerekirse Kerkük'ü yakmaya hazır olduklarını belirtilmesiyle Muhammed Şiya es-Sudani'nin kararını geri çekmesi bunu ortaya koyuyor.”
“Olaylar, KDP’ye Yarayacaktır”
Irak Müslümanlarına seslenilen bölümde ABD’nin bu olaylarla gerçekleştirmek istediği hedef deşifre ediliyor:
Ey Irak'taki Müslümanlar: İşgalci kafir (ABD), federal sistemi dayatarak ve Irak halkını siyasi olarak Şii, Sünni ve Kürt olarak bölerek Irak'ı parçalamayı başardı. Mezhepsel ve etnik fitneler yoluyla bu bölünmenin siyasi değil, halka ait bir karar haline getirilmesi için hâlâ da çok çalışıyor. Onlar "hiçbir mü'min hakkında, ne bir yemin, ne de antlaşma gözetirler." Kerkük şehri bir saatli bombadır ve Amerikan işgalcisinin elinde, ekonomik öneminden ve iki yüz kırkın üzerinde petrol kuyusu bulunmasından dolayı, Bağdat'taki federal hükümete baskı için, fitne uyandırmak veya Kürt kamuoyunu kışkırtmak için kullanılabileceği bir karttır. Görünüşe göre bu karar, Amerika'nın bölgedeki hamleleriyle paralel olarak hükümet üzerindeki baskının bir sonucu olarak geldi. Nitekim bu karar, Irak hükümetinin çıkarına değildir. Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle Kürdistan Demokrat Partisi'ne yarayacaktır.”
Irak’taki Müslümanlara seslenilen basın açıklamasının son kısmında ise sorunun kaynağı ve çözümüne dair açıklamalar yer alıyor:
“Ey Müslümanlar!
Ne zamana kadar fitneye ve düşmanınızın planlarına yakıt olmayı sürdüreceksiniz? Kâfir sömürgeci, dün sizin hilafetinizi elli küsur ülkeye parçalayıp, bu ülkeleri kendi arasına koyduğu hayali sınırlar üzerinde mücadele ettirirken, bugün ülkeyi mezhepçi, kavmiyetçi ve etnik temelde parçalayarak, eskisinden daha şeytani bir planı size dayatıyor ve halkı bu canice plana hazırlıyor ki bölünmeleri kalıcı olsun. Gafletten uyanıp, zilleti boynunuza yük olmaktan çıkarmanın zamanı gelmedi mi? Artık İslami kimliğinizi ortaya çıkarıp mezhepçiliği, milliyetçiliği ve ırkçılığı reddetmenin zamanı gelmedi mi? Düşmanınızın projelerine hizmet etmek için büyük ve ucuz fedakarlıklar yapmak yerine dininizi desteklemek için cömert fedakarlıklar yapmanın zamanı gelmedi mi? İslam'ı hayat sahasına yeniden döndürmek, Allah'ın hükümlerini uygulamak, dünya ve ahiret izzetine çaba harcamanız için size çağrıda bulunuyoruz ey Müslümanlar! Bilin ki Allah, bizi boşuna yaratmadı, şeref ve üstünlüğe kavuşacağımız bu işi bize farz kıldı.”
Kerkük'te Ne Olmuştu?
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) bağlı Peşmerge güçleri, 2014'te DEAŞ'ın ortaya çıkmasından sonra Irak ordusunun Kerkük'te boşalttığı üslere konuşlanmaya başlamış ve 3 yıl boyunca kentte denetimi ele almıştı.
İngiltere'nin kadim müttefiki Barzani güçlerinin (IKBY) 25 Eylül 2017'de düzenlediği sözde "bağımsızlık referandumu" ve Kerkük'ü ilhak girişiminin ardından, ABD müttefiki merkezi hükümete bağlı birlikler 16 Ekim 2017'de Kerkük'e girerek kentteki Peşmerge varlığına son vermişti.
Daha sonra merkezi yönetim söz konusu karargahı KDP'ye teslim etmesi üzerine geçen ay kentte çatışmalar başlamıştı.