"Fransa’nın Tunus’ta Düzenlediği Frankofon Zirvesi’nin Perde Arkası"
09 Aralık 2022

"Fransa’nın Tunus’ta Düzenlediği Frankofon Zirvesi’nin Perde Arkası"

Köklü Değişim Medya

Hizb-ut Tahrir, Fransa’nın Tunus’ta Gerçekleştirdiği 18. Frankofon Zirvesi’nin perde arkasına ışık tutan bir siyasi analiz yayımladı.

19-20 Kasım 2022 tarihlerinde Tunus’ta Frankofon Örgütü’nün 18. Zirvesi düzenlendi. Zirvede Tunus Cumhurbaşkanı açılış konuşmasını Fransızca yaparken, Cezayir, Frankofon Örgütü üyesi olduğu halde konferansa katılmadı. Sömürgeci Fransa’nın kolonilerindeki etkisini ve egemenliğini sürdürmek için kurduğu “Frankofon Örgütü”nün her iki yılda bir düzenlenen son zirvenin soft darbeyle kontrolü ele geçirip, Fransa’ya dayanan Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said yönetimindeki Tunus’ta yapılması dikkat çekiyor.

Dünya çapındaki siyasi gelişmelerin arka planını yayımladığı isabetli siyasi analizlerle deşifre eden Hizb-ut Tahrir, “Tunus’ta Gerçekleşen 18. Frankofon Zirvesi” başlığıyla yayınladığı analizin başlangıcında “Frankofon Örgütü”nün tarihine ve işlevine dair açıklamalar şöyle:

“Uluslararası Frankofon Örgütü anlamına gelen Frankofoni, 88 daimi ve bir gözlemci üyeden oluşmaktadır. Merkezi, Fransa’nın başkenti Paris’te bulunmaktadır ve 1986’dan beri her iki yılda bir zirve düzenlemektedir. Üyeleri arasında, özelde Afrika’daki eski Fransız kolonileri, genelde ise diğer ülkeler ile Fransızca bilmeyen ve bir Fransız kolonisi olmayan ülkeler de vardır. Örgüt üyesi ülkelerin, Fransa’nın bir uydusu olması gerekmiyor. Dünyada Fransızca konuşanların sayısının 321 milyon olduğu tahmin edilmektedir. 1970 yılında kurulan Frankofon Örgütünün amacı tüzüğünde de belirtildiği gibi üye ülkeler arasında siyasi, eğitim, ekonomik ve kültürel alanda Fransızca dilini ve iş birliğini geliştirmektir. Örgüt Fransız dilinin, Fransız değerlerinin, demokrasi, laiklik, genel özgürlükler, insan hakları ve kadın hakları gibi Batılı fikirlerin yayılmasına odaklanmaktadır. Fransa’nın sömürgelerindeki mirasını korumak, Fransız dilini ve kültürünü yayarak sürekliliğini sağlamak için çalışmaktadır. Fransa için en önemli şey, sömürgeciliği sürdürmek, nüfuz alanını büyütmek, etki çemberini genişletmek ve Fransa’nın büyüklüğünü güvence altına almaktır. Fransa, 1960’lı yılların başında kolonilerini terk ettikten sonra İngiliz Milletler Topluluğu’na benzer bir örgüt kurmayı düşünmüştür. İngiltere, yeni sömürgeci Amerika tarafından kendisine ve Fransa’ya karşı yürütülen yeni kampanya ile mücadele etmek için resmi bağımsızlık vermek zorunda kaldığı eski sömürgelerindeki etkisini korumak amacıyla İngiliz Milletler Topluluğu’nu kurmuştu.”

Analizin ilerleyen bölümünde ise Tunus Parlamentosu tarafından seçilen önceki hükümeti devirip ardından Parlamentoyu feshederek, 2014 anayasasını kaldırıp, yeni bir anayasa üreterek yaptıklarını meşrulaştırmak isteyen Kays Said’in çabalarına ve bu çabalara sırtını dayadığı Fransa’nın verdiği desteğe değiniliyor.

Kays Said’in kontrolünde Tunus’ta 25 Temmuz 2022 tarihinde yapılan anayasa referandumuna, katılım oranının yaklaşık yüzde 27,54 olarak gerçekleşmesinin meşruiyetinin sorgulanmasına neden olurken, Frankofon Örgütü üyesi ülkeler ve diğerleri, Tunus’a gelerek zirveye katılmaları ve yaptıklarını protesto ederek zirveyi boykot etmemeleri ile Fransa ve Said’e destek vermiş olduklarına dikkat çekiliyor.

Aralarında 31 devlet ve hükümet başkanı ile uluslararası ve bölgesel kuruluşların 7 lideri olmak üzere zirveye yaklaşık 89 heyet zirveye katılmıştı. Bu, Kais Said’in yaptıklarını onaylamak, ona meşruiyet kazandırmak ve iktidarını güçlendirmek anlamına geldiği analizde ifade ediliyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Kays Said’i desteklediği konuşmasına yer verilen paragrafın ardından şu ifadelere yer veriliyor:

“Fransa’nın Tunus Cumhurbaşkanı Kais Said’i siyasi ve ekonomik olarak desteklediğini, onu dost olarak gördüğünü, aldığı önlemleri desteklediğini, çünkü ne yaptığını bilen ve yaptığının farkında olan bir hukuk adamı olduğunu yani yaptıklarının meşru ve kabul edilebilir olduğunu dile getirmektedir. Macron, Kais Said’e maddi destek sağlamıştır. 200 milyon avro tutarındaki tefeci kredi, açık çek değildir, aksine temel özgürlükler ve demokratik ilkeler adına Fransa’ya bağımlılığından dolayı verilmiş bir kredidir. Avrupa Birliği de, bütçesini desteklemek için Tunus’a 100 milyon avroluk tefeci kredi vereceğini açıkladı. Kais Said ilk yurt dışı ziyaretini Haziran 2020’de Fransa’ya yaptı. Ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Macron önünde aşağılık ve zül bir tavır sergiledi. Kais Said’in, Tunus Parlamentosunun Fransa’nın sömürge ve sonrasında işlediği suçlar için özür dilemesi talebini ve Fransa’nın sömürgeci bir ülke olarak kabul edilmesini reddetmesi, himaye talebinden başka bir şey değildi ve 350 milyon avroluk bir tefeci kredi aldı. Dolayısıyla aradığını Fransa’da ve Fransa ile Almanya’nın başkanlık ettiği Avrupa Birliği’nde buldu.

…Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, Frankofon Örgütü zirvesinin Tunus’ta düzenlenmesi, Fransa’nın düzenlemenin yeri konusundaki ısrarı, Kais Said’in zirvenin açılış konuşmasını Fransızca yapması, sonra Macron’un konuşmasında Kais Said’e övgü dizmesi ve Uluslararası Frankofon Örgütü Genel Sekreterinin konuşmaları... Bütün bunlar, Fransa’nın Tunus Cumhurbaşkanına ve Fransızca diline verdiği desteğin boyutunu göstermektedir!”

Tunus’ta İngiliz Nüfuzu Sona mı Erdi?

Analizin ilerleyen bölümlerinde “Tunus’taki baskın nüfuzun Fransız nüfuzu olduğu, İngiliz nüfuzunun sona erdiği anlamına mı geliyor?” sorusuna değiniliyor. Bu sorunun cevabına da 1 Ağustos 2021 tarihli “Soru-Cevap”tan alıntı yapılarak yanıtlanıyor:

“Tunus’ta şiddetlenen uluslararası çatışmanın tüm göstergeleri, çatışmanın Tunus’ta eski ve büyük etki sahibi İngiltere ile yeni ve istikrarsız nüfuz sahibi Fransa arasında olduğunu gösteriyor... Tüm bu uluslararası tutumlardan, Fransa’nın Tunus’ta İngiltere ile iktidar çekişmesine tutuştuğu açığa çıkıyor. Ancak çekişme, Avrupa içindedir... Bu yüzden çatışma, uzun süreli olmayacak, ahenklilik formülü geri gelecek, İngiltere’nin etkisi büyük olasılıkla Tunus’tan ayrılmayacaktır...”

Ardından şöyle devam ediliyor:

“Gayet açık ki, Tunus’ta Fransız etkisi en güçlü olanıdır. Tunus Cumhurbaşkanı Kais Said şimdi Fransa etkisinin izinden gitmektedir, İngiliz etkisi zayıflayıp gerilemiştir... Ancak bu, İngiliz etkisinin sona erdiği, Tunus’tan ayrıldığı anlamına gelmez, aksine, adamlarının birçoğu hala hareket halindedir... Fransa’nın yoksun olduğu İngiliz siyasi dehasına göre hareket etmektedirler…”

Cezayir Frankofon Zirvesi’ne Neden Katılmadı?

Cezayir’in Frankofon Örgütü’nün Tunus’taki zirvesine neden katılmadığı hususuna değinilen analizde, Cezayir daimi üye olmadığına ve gözlemci olduğuna, Fransa’nın sömürge dönemi ve o dönem neden olduğu trajediler için tazminat ödemeyi, bunlarla ve 1960’lı yıllarda Cezayir çölünde gerçekleştirdiği nükleer denemelerle ilgili dosyaları açmayı reddetmesi, Arap dili ve İslam’la mücadele etmesi, Fransızcayı dayatması nedeniyle Cezayir halkının Fransa’ya karşı öfkeli olduğu bir zamanda düzenlendiğine dikkat çekiliyor.

Fas’ın da Frankofon Örgütü üyesi olmasına rağmen zirveye katılmadığı hatırlatılırken şu ifadelere yer veriliyor:

“İngiliz yanlısı Cezayir ve Fas rejimlerinin, Tunus’ta İngiliz yanlısı rejime karşı darbe yapan ve Fransa’ya bağlılığını gösteren Kais Said’e destek vermekten kaçındıklarını gösteriyor. Zira bu zirve, Kais Said’i desteklemek, Fransa’ya bağlı kalmak ve iki ülkenin aksine İngiltere’den uzaklaşmak için yaptıklarına meşruiyet kazandırmak olarak görülmektedir...”

Analizin son bölümünde ise, “Demokrasi ve laik fikirleri benimseyen koloni ülkelerindeki politikacılar ve partiler, ıslahçı değil, bozguncu bir siyasi vizyona sahiptirler. Çünkü Batı ve fikirlerinin hayranıdırlar. Destek elde etmek ve iktidara ulaşmak için, ister İngiltere ve Fransa olsun isterse yeni sömürgeci Amerika olsun, Batının kölesi olmaya ram olmuşlardır” ifadeleriyle sömürgeci Batılıların siyasi ekseninde dönen İslam beldelerindeki yöneticilerin durumuna değiniliyor ve çözüm olarak şu ifadelere yer veriliyor:

“Herhangi bir sömürgeci ülkeye siyasi, fikri, kültürel, ekonomik ve askeri bağımlılığı reddeden, Kitap ve Sünnete dayalı İslami çözümleri benimseyen, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak ve İslam’ın hükümlerini uygulamak için hikmetle ve sıkı bir şekilde çalışan samimi ve uyanık siyasetçilerle halkı ikna etmeye çalışmaktır... İşte bu, hakka davettir, onlar da bu davetin insanlarıdır.”

Siyasi analizin tamamını okumak için aşağıdaki başlığı tıklayabilirsiniz.

“Tunus’ta Gerçekleşen 18. Frankofon Zirvesi”