Davos’ta “One Mınute”ten, Kebap Döner Muhabbetine
26 Mayıs 2022

Davos’ta “One Mınute”ten, Kebap Döner Muhabbetine

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

15 yıl sonra Filistin topraklarını işgal eden “İsrail”e düzenlenen ilk ziyarette Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “İsrailli” mevkidaşı Yair Lapid'le samimi bir havada ortak basın toplantısı düzenledi. Davos’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “One Minute” çıkışıyla başlayan süreç “kebap döner muhabbetine” evrilmiş durumda.

15 yıl sonra “İsrail”e düzenlenen ilk ziyarette Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “İsrailli” mevkidaşı Yair Lapid'le ortak basın toplantısı düzenledi. Çavuşoğlu, 2012 yılında “İsrail”in Gazze saldırıları sonrası dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “‘İsrail’ bir terör devletidir” dediği Yahudi varlığıyla samimi bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Düzenlenen basın toplantısının sonunda Çavuşoğlu “İsrailli” mevkidaşını Türkiye’ye davet ederken, Lapid ise “Döner kebap olacaksa geliyorum” ifadesiyle aralarındaki samimiyeti ortaya koydu.

Çavuşoğlu görüşme sırasında "İsrail ile pozitif bir gündem üzerinde çalışmak, anlaşmazlıkları yapıcı şekilde ele almamıza yardımcı olabilir" ifadelerini kullanırken Kudüs ile ilgili hassasiyetleri olduğunu ileri sürdü.

Farklılıklara rağmen sürdürülebilir diyaloğun devam ettirilmesinin faydalı olacağını vurgulayan Çavuşoğlu, "Bu da birbirimizin hassasiyetlerine karşılıklı saygı temelli olmalıdır. Bu sadece bizim iki taraflı ilişkilerimiz için değil, aynı zamanda bölgemizde barış açısından da faydalı olacaktır." yorumunda bulundu.

Çavuşoğlu, “İsrailli” mevkidaşıyla görüşmesinde bölgesel konularla ilgili olarak da görüş alışverişinde bulunduğunu belirterek, "Pozitif bir gündem üzerinde çalışmalarda bulunmak, anlaşmazlıklarımızı daha yapıcı bir şekilde ele almamıza yardımcı olabilir. Gerçekten de geçen ramazan ayında devlet başkanları seviyesinde tesis etmiş olduğumuz diyalog, sükunetin korunmasına ilişkin çabalara da katkıda bulunmuştur." dedi. Oysa gasıp Yahudi varlığı Ramazan ayı boyunca Mescid-i Aksa’ya baskınlar düzenlemiş, ibadet eden Müslümanlara saldırmış ve katletmişti.

“İsrail”le, bakanlıkların ve ilgili kamu kurumlar arasında teknik toplantıları yeniden tesis etme üzerinde hemfikir olduklarını aktaran Çavuşoğlu, "Bizler, birçok alandaki ilişkilerimize yeni enerji kazandırmaya ve bundan sonra farklı mekanizmaları oluşturmaya ve sivil havacılıkla ilgili görüşmeleri yeniden başlatmaya hemfikir olduk" açıklamasında bulundu.

Çavuşoğlu, coğrafi yakınlık ve birbirini tamamlar nitelikteki ekonomilerin Türkiye ve “İsrail”i doğal ticaret ortağı haline getirdiğini vurgulayarak, "Türkiye ve ‘İsrail’, karşılıklı olarak birbirlerinin en çok ticaret yaptığı 10 ülke arasında. Yaşadığımız Kovid-19 gibi zorluklara rağmen, geçmişimizdeki farklılıklara rağmen ticaret hacmimiz sürekli olarak artmaya devam etmiştir**.**" İfadeleriyle geçmişte zahiren görünen hamasi açıklamaların arkasında Ankara’nın gasıp Yahudi varlığıyla katlanan ticari ilişkilerine vurgu yaptı.

22019 yılında Davos’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “One Minute” çıkışında bu yana geçen zaman zarfında gasıp Yahudi varlığının işgal ve katliam operasyonları ara vermeden sürerken bu yakınlığın sebebinin ABD’deki yeni yönetimin benimsediği üsluptan kaynaklandığı görülüyor. Rusya ve Çin’e odaklanan Washington yönetimi, Ortadoğu’daki yönetimlerin el sıkışmasını istiyor. Bu bağlamda Türkiye, darbeci Sisi, işgalci “İsrail”, BAE ve Suud yönetimi ile yakınlaşmaya devam ediyor.

“İsrail” ile sadece üst düzeyde yaşanan gerilimli zaman zarfında “İsrail” Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman 2009 yılında Türkiye'nin Tel Aviv büyükelçisini medya önünde azarlamış, 2010 yılında Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Danny Ayalon Türkiye’nin Büyükelçi Oğuz Çelikkol’u alçak seviyede bir koltuğa oturtarak aşağılamış ve yardımcısına dönerek, “Gördüğün gibi o aşağıda biz yukarda oturuyoruz ve masada sadece tek bir bayrak var ve biz gülümsemiyoruz” demiş, Mavi Marmara gemsinde 10 Türkiye vatandaşını katletmişti. Ankara ise bu saldırılara karşın “İsrail”in mahkemelerde yargılanmaması için bir anlaşma imzalayarak katillerin özgürlüğe kavuşmasını sağlamıştı. Bugün ise “İsrail”in işgal ettiği Filistin topraklarından gasp edilen doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya arz edilmesi için görüşmeler yapılıyor.

Erdoğan’ın 2016 yaptığı açıklamada, “İsrail”, bölgede Türkiye gibi bir ülkeye muhtaçtır. Bizim de “İsrail”e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım. Bu, bölgenin bir gerçeği.” İfadesi, AK Parti’nin kutsallara saldıran, Müslümanları katleden, Filistin topraklarını parça parça koparıp işgal eden Yahudi varlığıyla ilişkilere bakışında İslami zaviyeden değil, pragmatist bir perspektiften baktığını ortaya koyuyor. Oy getirisi çok olduğu için Erdoğan, fırsat buldukça “İsrail”e karşı çıkışlarda bulunuyor. AK Parti daha önce de dafalarca İslami değil muhafazakar demokrat bir parti olduğunu açıklamıştı.