Köklü Değişim Medya
ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Nikki Haley, Rusya'yı BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye'de kimyasal silah kullanımına son verme çabalarını engellemekle suçladı.
Haley, BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye'de kimyasal silah kullanımının görüşüldüğü oturumda, geçtiğimiz pazar günü yine kimyasal silah kullanıldığına ilişkin haberler geldiğini ve klorin gazından etkilenen kurbanların hastanelere akın ettiğini söyledi. Suriye rejiminin kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmaya devam ettiğini belirten Haley, ''Rusya'nın Suriye'de kimyasal silah kullanımının son bulmasına ilişkin çabalarımızda bizi sil baştan en başa döndürmesi tam bir trajedi.'' dedi.
Rusya'yı, Suriye'deki klorin gazı kullanıldığı belirtilen kimyasal silah saldırısını kınayan BM Güvenlik Konseyi açıklamasının kabul edilmesini geciktirmekle suçlayan Haley, Doğu Guta'da klorin gazı kullanımından etkilenen onlarca mağdur ve yeterli derecede kanıt olduğunu, rejimin dün de dahil son haftalarda birçok kez klorin gazı kullandığına dair haberler aldıklarını söyledi.
Rusya'dan Kimyasal Silah Kullanımını Kınayan Cevap
Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia ise Suriye'de her türlü kimyasal silah kullanımını kınadıklarını ve BMGK'da bu yönde bir açıklamanın kabul edilmesine hazır olduklarını ancak soruşturma yapılmadan doğrudan rejimi suçlayan bir açıklamayı kabul etmeyeceklerini söyledi. Nebenzia, Suriye'de kimyasal silah kullanımı iddialarını soruşturacak tarafsız, güvenilir ve profesyonel bir mekanizma istediklerini ifade etti.
François Delattre: “Sorumluları Cezalandırılmalı"
Fransa'nın BM Daimi Temsilcisi François Delattre; Suriye'de defalarca kimyasal silah kullanıldığına dikkati çekerek, ''Bu barbarca eylemlerin sorumluları kim olursa olsun cezalandırılmalı ve sorumlular bulunmalı. Uluslararası toplumun sorumluların hesap vermesi konusundaki eylemlerinin engellenmesi kabul edilemez.'' dedi.
İngiltere'nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Jonathan Allen ise; Suriye rejiminin kimyasal silah kullanarak sadece kendi halkına değil uluslararası topluma da saldırdığı değerlendirmesinde bulundu.
Batı’nı Kimyasal Silah Oyunu
Obama 2012’de Beyaz Saray muhabirlerine yönelik, kimyasal silah kullanımının ABD politikası açısından bir “kırmızı çizgi” teşkil ettiğini ve “muazzam sonuçları” olacağını söylemişti. Dahası ABD kaynakları, Suriye rejiminin kimyasal silah kullandığını 1.300 kişinin öldüğü Guta saldırısından önce teyit etmişti. Obama, 2013 yılında Ürdün Kralı ile görüşmesi öncesinde de kimyasal silahların Suriye krizinde “oyunu dönüştürücü” etken kabul edileceğini belirtmişti.
Yine Humus’da Esed güçleri tarafından tank mermileri vasıtasıyla kimyasal silahın kullanıldığı yönündeki haberler, ABD Dışişleri bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland’ın, bölgede “kimyasal silah kullanıldığına dair inanılır bir kanıt bulunamadığı” ifadesiyle havada kalmıştı.
BM Güvenlik Konseyi’nin konuya ilişkin tavrı da Batı’nın kimyasal silahlara yönelik ikiyüzlülüğünü teyit eder nitelikteydi. BM’nin kullandığı en sert ifade, “ne olduğuna dair açık [bilgi] olması gerektiği” yönündeydi.
Kimyasal saldırılara yönelik taslak metinde yer alan, söz konusu bölgelerin de BM denetçileri tarafından incelenmesine yönelik ifadeler dahi Rusya’nın ve Çin’in muhalefetine takıldığı ve metinden çıkarıldığı bildiriliyor.
Kaldı ki BM denetçileri silahların kimler tarafından kullanıldığına dair araştırma yapma yetkisine dahi sahip değiller. Yetkileri, söz konusu silahların kullanılıp kullanılmadığını belirlemekle sınırlı. Zaten Esed yönetimi bunların kullanıldığını kabul ediyor, ancak kullananın muhalefet olduğunu iddia ediyor.
Neticede tüm bu olanların özeti; Suriye’de kimyasal silah kullanımı ilk defa gündeme gelmiyor. Ancak taraflar ABD, Rusya ve BM birbirlerini suçlamaktan öteye bir adım atmış değiller. Kaynaklara göre; Guta’daki kimyasal silahla yapılan katliam da 1.300 kişi katledildi. Doğu Guta’da ve Suriye’nin diğer bölgelerinde devam eden kimyasal saldırılarda Yüz Binlerce çocuk, kadın, genç ve yaşlı siviller yanarak can verdi.
Müslümanların katledilmesi ABD, Rusya ve BM’nin Esed rejimine yönelik tutum ve davranışlarını değiştirmedi. ABD saldırılardan Esed ve Rusya’yı sorumlu tutarken, Rusya, Batı kaynaklı istihbarat raporlarının güvenilmez bulduğunu belirtiyor ve Batılı güçleri saldırıya dair “kendi sonuçlarını dayatmakla” suçluyor, Çin ve İran ile birlikte müdahaleye karşı çıkan bir pozisyonda duruyor. Batılı Kafirler suçu birbirlerine atarak kamuoyunu meşgul ederken, katil Esed rejimi ise kırmızı çizgileri her gün aşarak insanlığı katletmeye devam ediyor.
Suriye’de yaşanan kimyasal saldırılar ve katliamlar hesapların vicdan, ahlak veya erdem gibi kaygılarla şekillenmediğinin, Batı’nın ittifakı üzerinden Müslümanların öldürülmeye devam edilmesinin bir kanıtıdır.