Köklü Değişim Medya
PEW araştırma enstitüsü, dünya genelinde yaptığı bir ankette dünya kamuoyunun tehdit algılamasını araştırdı. Araştırmaya göre Türk halkının yüzde 72'si ABD'nin, yüzde 54'ü ise Rusya'nın politikalarını tehdit olarak görüyor. Yüzde 26'lık kısım her iki süper gücün de tehdit oluşturduğu görüşünde.
Enstitüsünün 38 ülkede toplam 42 bin kişinin katılımıyla yaptığı anket, dünya genelinde IŞİD ve küresel ısınmanın güvenliği tehdit eden başlıca unsurlar olarak algılandığını ortaya koydu.
Başta Avrupa ve ABD başta olmak üzere 18 ülkede IŞİD en büyük tehdit olarak görülüyor. İklim değişikliği öncelikle Güney Amerika ve Afrika ülkelerinde başlıca endişe kaynağını oluştururken, iklim değişikliğinin en büyük tehlike olarak görüldüğü ülkelerin başında yüzde 89'luk oranla İspanya geliyor.
Washington'da sonuçları açıklanan ankete göre Rusların yüzde 58'i IŞİD'in güvenliği tehdit eden en büyük tehlike olduğu görüşünde. İkinci sırada yüzde 38'lik oranla dünya ekonomisinin durumu, üçüncü ve dördüncü sırada ise yüzde 37 oranıyla mülteciler ve ABD politikaları geliyor.
Tehdit sıralaması ülkelere göre farklılık gösteriyor. Buna göre Türkiye'deki tehdit algısı dünya ortalamasından farklı. Ankete göre Türkiye'de halkın yüzde 72'si ABD politikaları ve etkisini en büyük tehdit olarak görüyor. İkinci sırada yüzde 64'lük oranla mülteciler, üçüncü sırada ise yüzde 59 oranıyla dünya ekonomisinin durumu yer alıyor.
Halk tehdit, Devlet müttefik görüyor
Anketten çıkan Türkiye özelindeki sonuçlara bakıldığında; Devlet politikalarının aksine Türkiye halkının azımsanmayacak bir oranının sömürgeci kafir devletler ABD ve Rusya’yı tehdit olarak algıladığı ortaya çıkıyor.
Devlet ve Hükümet yetkililerince de zaman zaman ifade edilen bu güvensizlik, eninde sonunda “reel politik” denen garabete kurban ediliyor. Ülkenin ve halkın geleceğini, emeğini, birikimini ve zenginliğini tehdit eden bu ve benzeri sömürgeci devletler, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminde ne kadar “dost” ve “müttefik” olduklarını göstermişlerdi.
Devletlerarası ilişkilerde menfaatler esastır, bu doğru. Fakat Müslümanların topraklarında, servetlerinde gözleri bulunan, onların kalkınmasını, dünya siyasetinde izzetli bir duruş sergilemelerini istemeyen sömürgeci kafirlerle istihbarat paylaşımından askeri ve stratejik işbirliğine varan bir takım anlaşmalar yapmak, sömürge projelerinde eş-başkanlık payesiyle övünmek, kurda kuzuyu teslim etmekten başka anlamı olmayan basiretsiz, ferasetsiz dış politika siyasetidir; ümmetin ve halkın menfaatini savunmak değil!