Köklü Değişim Medya
iHAK “Bu Son 28 Şubat Olsun” başlığı altında yargı zulmüne maruz kalmış parti ve STK’lara mensup bazı Müslümanlarla röportajlar gerçekleştirdi.
Üzerinden 20 yıl geçtiği halde daha 28 Şubat mağduriyetleri giderilemeden Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Hizb-ut Tahrir davalarında 105 kişi hakkında 660 yıllık hapis cezasını onadı.
Hizb-ut Tahrir, cebir ve şiddeti benimsemeyen fikri siyasi çalışma yapan bir İslâmi kitle. Bu kitlenin üyeleri Türkiye'de bugün "terör örgütü üyeliği" yaftalamasıyla yargılanıyor. Sadece İslami kimlik ve fikri-siyasi mücadelelerinden dolayı Hizb-ut Tahrir üyelerine 7,5 yıl hapis cezası veriliyor.
Hizb-ut Tahrir davasında iki dosyadan 7,5 artı 7,5, 15 yıllık hapis cezası onanan yargı mağdurlarından Şehir Planlamacısı Haluk ÖZDOĞAN’ın eşi Sema Dilek ÖZDOĞAN ile bir röportaj gerçekleştirildi.
Sema Dilek Özdoğan; “15 Temmuz darbesiyle, 28 Şubat mahkumiyetlerini veren hakim-savcıların FETÖ’cüler olduğu ortaya çıktı. Darbeci ve terör örgütü mensubu bu hakim-savcıların dosyaları yeniden tek tek ele alınıp incelenmeli. Birçok aile maalesef halen mağdur.”
#BuSon28ŞubatOlsun
Hizb-ut Tahrir davasında 7,5 yıllık cezası onanan yargı mağdurlarından Mühendis Bekir KURTULUŞ’un eşi Sevgül KURTULUŞ ile de bir röportaj gerçekleştirildi.
Sevgül Kurtuluş röportajında; “Evimize baskın yapıldığında alınan şey; kitap, dergi ve haritadan ibaretti. Bunu terörle nasıl bağdaştırıyorlar insanın aklı ve mantığı almıyor. Tekrar aynı mağduriyetleri yaşamak istemiyoruz. Bu konuda kamuoyundan destek istiyoruz. Sesimizin duyulmasını istiyoruz. Yetkililerden af istemiyoruz. Bize vurulan terörist damgasının biran önce kaldırılmasını istiyoruz.” Verilen cezalarda “ya hükmün tamamen kaldırılmasını, ya da yeniden yargılama yolunun açılmasını istiyoruz. Bu yaşadığımız son 28 Şubat olsun.” dedi.
#BuSon28ŞubatOlsun
Ethem KÖYLÜ'nün kardeşi Mustafa KÖYLÜ de 28 Şubat'ın mağduriyetini unutan Hükümete seslendi.
Mustafa KÖYLÜ; “Artık başörtülü milletvekilleri var, öğretmenler var. Şu anda cezaevindeki mağdurların 28 Şubat’taki mücadelesinin de payı var bu serbestlikte. Bu serbestliği yaşayanlar, hala 28 Şubat’ın çilesini cezaevinde çekenleri unutmamalı” #BuSon28ŞubatOlsun
Bir başka mağdur aile de Özbilen ailesi. Nevin ÖZBİLEN, 25 yıldır oğlunu bekliyor:
"Cezaevine ziyarete gittim. Bir baktım geliyor. Elini elleyemedim. Karşıdan baktım, sarılamadım. Yine de şükrediyorum, en azından yaşıyor. Çok zor günler geçirdik. Artık feraha kavuşalım”
#BuSon28ŞubatOlsun
Diğer bir mağdur Ramazan ERDEMİR:
"26 yıldır insanlar dört duvar arasında eriyip gidiyor. Ailelerinden ayrılanlar, yuvaları dağılanlar oldu. Babalarını görmeden ölenler oldu. Artık cezaevine ziyarete gitmek istemiyoruz. Onları alıp gelmek istiyoruz." dedi.
#BuSon28ŞubatOlsun
Bir diğeri Leyla TUNCE:
“Oğlum 17 yaşındaydı hapse girdiğinde. Gördüğü işkenceler nedeniyle kendisini gördüğümde tanıyamadım.”
Mesut Tunce, Birifingçi ve “FETÖ”cü hâkim ve savcıların kararlarıyla hapsedildi. Leyla TUNCE ise, 24 senedir oğlunu bekliyor.
#BuSon28ŞubatOlsun
Bir diğer anne Kıymet AŞKIN:
“14 senedir oğlum hapiste. Yeniden yargılansın, eğer suçluysa ömür boyu hapsedilsin” Kıymet AŞKIN’ın oğlu Brifingçi ve “FETÖ”cü hâkim ve savcılar nedeniyle 14 senedir cezaevinde. Annesinin tek arzusu oğlunun yeniden yargılanması… “Emine Erdoğan’a sesleniyorum. Oğlum 14 senedir hapiste. Lütfen, o da bir anne”
#BuSon28ŞubatOlsun
Yargıtay’ın Haksız Kararları ve 28 Şubat Mağduriyetleri Son Bulmalı
Bir taraftan 28 Şubat mağduriyetlerinin hâlâ sonlanmamış olması, 20 yıldır haksız bir şekilde cezaevinde yatan Müslümanların varlığı, diğer taraftan da Hizb-ut Tahrir yargılamalarında 105 kişiye 660 yıl ceza verilmesi yargının Müslümanlara karşı düşmanca tutumunu ifşa ediyor.
Yargı kurumunun Müslümanları hapsederek yeni mağduriyetler oluşturması, Türkiye’de yargı mekanizmasının içinde bulunduğu içler acısı durumu gözler önüne seriliyor.
#Son28ŞubatOlsun kampanyaları, #YargıZulmüneSon gibi sosyal medya çalışmalarıyla seslerini duyurmaya çalışan mazlumların haykırışları, umuyoruz ki muhataplarında en kısa sürede karşılık bulur ve haksız-hukuksuz bir şekilde cezalandırılmış olan Müslümanların mağduriyetleri bir an evvel sonlandırılır.
Hizb-ut Tahrir yargılamalarıyla oluşan mağduriyetlerin giderilmesi gerekmekte, cezaevlerinde bulunan 600’e yakın 28 Şubat mağduru Yusufi kardeşlerimize verilen hükümlerin düşürülmesinin, ya da yeniden adil bir şekilde yargılanmasının önü açılmalıdır.