KÖKLÜ DEĞİŞİM KADIN KOLLARI’NDAN KADEM’İN KADIN HAKLARI İLKELER BİLDİRGESİNE REDDİYE!
15 Mart 2021

KÖKLÜ DEĞİŞİM KADIN KOLLARI’NDAN KADEM’İN KADIN HAKLARI İLKELER BİLDİRGESİNE REDDİYE!

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

8 Mart “Dünya Kadınlar Günü” münasebetiyle Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) “Kadın Haklarına Dair İlkeler Bildirgesi” yayımladı ve imzaya açtı. Muhafazakâr kesimden birçok kişi de bu bildirgeye imza attı. Köklü Değişim Kadın Kolları ise bu bildirgeye karşı çıkarak gerekçeleriyle birlikte bir reddiye yayımladı.

Reddiyede şu ifadeler yer aldı:

Köklü Değişim Kadın Kollarından KADEM’in Kadın Hakları İlkeler Bildirgesine Reddiye

8 Mart “Dünya Kadınlar Günü” münasebetiyle Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) “Kadın Haklarına Dair İlkeler Bildirgesi” yayınladı ve imzaya açtı. Muhafazakâr kesimden birçok kişi de bu bildirgeye imza attı. Köklü Değişim Kadın Kolları olarak bizler ise bu bildirgeyi aşağıdaki gerekçelerden ötürü reddediyor ve imza atanların imzalarını geri çekmesini talep ediyoruz:

1- KADEM bugüne kadar yaptığı açıklamalarda, çıkarttığı neşriyatlarda, söylemlerinde ve eylemlerinde bu toprakların kültürüne yabancı bir dernek olduğunu açık bir şekilde göstermiştir. KADEM üyelerinin ve bildirgeyi kaleme alan kişilerin düşünce dünyasının temel taşları Batı düşüncesinin kötü birer kopyasıdır. İslam’a ve Müslümanlara ebedi bir düşmanlık besleyen sömürgecilerin düşünce dünyasından fikirleri alıp halkı Müslüman olan bu ülkede ideal olarak göstermek, ezik ruh halinin acınası bir yansımasıdır.

2- KADEM’in kadına bakış açısı ile Batılı kadın derneklerinin kadına bakış açısı arasında hiçbir fark yoktur. Asıl sorun da zaten burada yatmaktadır. Batı dünyasının kapitalist menfaatler ölçüsünde çizmiş olduğu “kadın” profili ile İslam’ın “korunması gereken bir emanet” olarak çizmiş olduğu kadın profili arasında dağlar kadar fark vardır. Halkı Müslüman olan bu ülkede kapitalist kadın profilini öncelemek Müslüman halkın değerlerine yapılmış açık bir saldırıdır.

3- Kapitalizm ve onun hayattaki pratiği olan laiklik; akıl, ruh ve beden bütünlüğünü bozan en önemli etken olmasına rağmen bildirgede sistemsel bir eleştiriye yer verilmemiştir. Bu haliyle kadını ticari bir meta olarak gören kapitalizm temize çıkartılırken hata uygulayıcılara yüklenmiştir. Oysa kapitalizm, insanın yaratılış özelliklerini alt üst etmiş ve özgürlükler sloganıyla insanı yaratılış gayesinden uzaklaştırmıştır. Yaratıcı ile bağı zayıflayan hatta kopan kadınlar ise beğenilme, dikkat çekme, farklı olma gibi insani özellikleri erozyona uğratan duygular altında ezilmiştir. İşte kapitalizm tam olarak bunu yapmış ve kadına hak ettiği değeri verememiştir. Dolayısıyla kapitalist nizama eleştirinin olmadığı bir bildirge, sorunlara çözüm üretme özelliği kaybetmiş bir bildirgedir.

4- KADEM’in ifade özgürlüğü kriteri dar alana hapsolmuş bir kriterdir. Bu kriterin içinde çok farklı kesimlerden çok farklı düşünceler elbette vardır. Ancak İslami hayat talebinde bulunan kadınlara asla yer yoktur! Bundan 2 hafta önce sadece “Hilafeti Kurun Ey Müslümanlar” diye seslendikleri için biri 16 yaşında, birinin birkaç aylık bebeği olmak üzere 5 kadın Ankara’da gözaltına alındığında KADEM’in sesi çıkmamıştır.
Yine birkaç gün önce Antalya’da bir köyde öğretmen açığını doldurmak üzere sözleşmeli öğretmenlik yapan Müslüman bir kadın sırf derse çarşaflı girdi diye hakkında soruşturma başlatılmıştır. Ancak KADEM buna da ses çıkartmamıştır.

Son dönemde cezaevlerinde kadınlara keyfi bir şekilde çıplak arama yapılıyor iddiaları gündem olduğunda KADEM yine sessiz kalmıştır.

Fakat aynı KADEM Gölcük Müftüsüne, İstanbul Sözleşmesi karşıtı olması hasebiyle gazeteci Abdurrahman Dilipak’a, gazeteci Yusuf Kaplan’a had bildirmekten ve dava açmaktan çekinmemiştir. Dolayısıyla KADEM’in kadın hakları, ifade özgürlüğü vb. söylemleri samimiyetsizlikten başka bir anlam ifade etmemektedir.

5- KADEM’in yüksek yoğunlukta bir kafa karışıklığı yaşadığı söylemleri ve eylemleri arasındaki çelişkilerden açık bir şekilde görülmektedir. Nitekim bir taraftan bildirgede “cinsel yönelimler üzerinden yürütülen uluslararası toplum mühendisliği stratejileri, mücadele edilmesi gereken alanlardır.” derken, diğer taraftan uluslararası toplum mühendisliğinin temel taşını oluşturan, Müslüman aile yapısına en büyük darbeyi vuran, aileleri parçalayan, eş cinselliği normalleştiren, emri bil maruf ve nehyi anil münker yani iyiliği emredip kötülükten sakındırma farziyetini suç kabul eden İstanbul Sözleşmesi her zaman olduğu gibi sıkı bir şekilde savunulmaktadır. Bu haliyle KADEM’in itibar edilecek tek bir sözü yoktur.

Bizler Köklü Değişim Kadın Kolları olarak; Allah’ın bizim hakkımızdaki hükümlerinden başka bir hükümden asla razı olmayacağız. Çünkü bizler iman ediyoruz ki Allah Subhanehu ve Teâlâ hüküm verenlerin en hayırlısıdır. Kadına merhamet edenlerin en merhametlisidir. Bu nedenle İslam’ın kadına bakış açısını güzelleme gibi bir niyetimiz hiç olmamıştır. Zira bizler için İslam’ın yani Allah’ın hükümleri “kaba ve sert dini referanslar” gibi görünmekten çok daha ötedir. Din Allah’ın dinidir, hüküm âlemlerin Rabbinin hükmüdür. Dolayısıyla onun konjonktür hesapları yaparak savunulmaya ve tevriyeler yaparak güzel gösterilmeye ihtiyacı yoktur.

Son olarak diyoruz ki; İslam, kadının fıtratına en uygun hakları vermiştir. Bizler bunun ne fazlasından ne de eksiğinden razıyız. Yaklaşık yüz yıldır uygulanan demokrasi ve laikliğe gelince; bunlar insanî değerleri yerle bir etmiş, özgürlük adı altında kadını bir menfaat aracı haline getirmiş, her gün katledilen ve taciz edilen kadını bir türlü koruyamamıştır. Cahiliye karanlığını aratmayacak koyuluktaki günümüz dünyasında insanlığın İslam’ın ışığına muhtaç olduğuna inanıyor, bu uğurda çalışıyor ve tüm camiaları bu uğurda çalışmaya davet ediyoruz.”

___

#YenidenHilafet

#AileyiNesliToplumuKoru