Köklü Değişim Siyaset Atölyesi 2. Dönem İlk Çalışması Yapıldı
06 Aralık 2017

Köklü Değişim Siyaset Atölyesi 2. Dönem İlk Çalışması Yapıldı

Köklü Değişim Medya

2017-12-04 16:35:22 | Köklü Değişim Medya | Köklü Değişim Siyaset Atölyesi 2. Dönem İlk Çalışması Yapıldı

Köklü Değişim Medya

‘Köklü Değişim Siyaset Atölyesi’, Araştırmacı Yazar Ramazan Gümüş’ün “Siyasi Liderlik ve Önemi” sunumuyla Köklü Değişim Medya İstanbul salonunda yapıldı.

Ramazan Gümüş, “Müslüman’ın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir” hadisi şerifiyle başladığı sunumuna, siyasetin tanım ve farziyetini bu hadis üzerinden değerlendirerek devam etti.

Gümüş sunumunda, geçtiğimiz asrın ilk çeyreğinde Müslümanların siyasi olarak zayıflaması ve akabinde siyasi liderliğini yitirmesi ile birlikte yerkürenin iki büyük dünya savaşına sahne olduğunu, kapitalizmin siyasi liderliği altında karanlık bir çağın başladığını, bunun maalesef hala devam ettiğini ifade ettikten sonra, Müslümanların siyasi liderliği hala neden sağlayamadığının sebepleri üzerinde durdu.

Son asırda Müslümanların sömürgecilere karşı giriştiği tüm askerî kıyamların neredeyse tamamında, yüzbinlerce m2 alanı kanlarıyla alarak kazandıklarını fakat siyasi liderliği oluşturamadıkları için bu kazanımları 2 m2’lik masalarda kaybettiklerini söyledi.

“Günümüzde savaşlar sadece sahada kazanılmıyordu. Dolayısıyla tüm bu kazanımlar siyasi basiret ve feraset olmadığı için masalarda kaybedildi. Siyasi bir liderlik ve sahih bir kitleleşme olmadığından heba oldu tüm kazançlar! Zira siyasi liderlik, basiret ve uyanıklıktan mahrum olmak onlara Rablerinin uyarısını unutturmuştu: “Zulmedenlere sakın meyletmeyin! Sonra size ateş (dünya zillet, ahirette cehennem) dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (Allah’ın yardımı olmadan) muzaffer de olamazsınız!”[Hûd 113]

Gümüş, sömürgecilerin savaşlarda korkak olmalarına rağmen aldatma kandırmada ne kadar mahir olduklarını verdiği birçok örnekle ortaya koydu.

Suriye özelinde de “Siyasi Liderlik” konusunu değerlendiren Gümüş sözlerine şöyle devam etti: “Eğer ki dost görünümlü düşmanlar olmasaydı, hainler ortaya çıkmasaydı, kirli paraya tamah eden basiretsizler bulunmasaydı, Amerika’nın son oku olan Türkiye başarı elde edemeseydi, sadece Hizb’in ve Hilafet’in karalanması için taşeronlar sahaya sürülmeseydi, elbette kâfirler bocalayıp duracaklardı. Şanlı Suriye kıyamı Cenevre ve Astana masalarında heba edildi. Çünkü ümmetin kıyamını şahsi menfaatlerine tercih edenler, ihlasları ve bilekleri güçlü olduğu halde siyasi basiret ve ferasetten yoksun olanlar, zafere bir adım kaldığı halde hedefleri muğlak olanlar, kurtuluşu şer’î hükümlere sıkı sıkıya bağlı kalmak yerine maslahatta arayanlar, kirli paranın kendilerine yardım amacıyla ya da kendilerini desteklemek amacıyla verildiğini sananlar maalesef yanıldılar.

Siyasi liderlik; en olmaz denildiği ve karamsarlığa düşüldüğü zaman tevekkül ehli olabilmektir. Söyler misiniz, Medine’den nusretin geleceğini kim düşünmüştü? Nusrete kendi ayakları ile Mekke’ye gelen Medinelilerin sayesinde ulaşılmadı mı? İşte siyasi liderlik herkesin ümitsizliğe kapıldığı bir zamanda hiç umulmadık yerden zaferin geleceğine inanmayı ve inandırmayı da gerektirir.

Siyasi liderlik; duygusal refleksler ile hareket etmemek ve “artık biz de onlarla savaşalım” teklifleri karşısında durabilmek ve “biz henüz bununla emrolunmadık” diyebilmektir.

Siyasi liderlik; İslâm akidesini korumak ve İslâm’ın bir cüzünden dahi vazgeçmemektir. Tıpkı Ebubekir RadiyAllahu Anh’ın zekât vermeyenler ile savaşması gibi… Zira ashabın bir kısmı buna karşı olduğu halde, bunun irtidat olduğuna hükmetmiş ve eğer onlara karşı savaşmaz ise bu gibi irtidatların önünün alınamayacağını görerek akideyi korumak için orduyu seferber etmişti.

Siyasi liderlik; sadece anı veya günü değil, geleceği ve gayri Müslüm tebaayı da düşünebilmek ve tasavvur edebilmektir. Tıpkı Ömer RadiyAllahu Anh’ın Kudüs’te kendisine kilisede namaz kılma davetinde bulunan Patriğe karşı: “Eğer burada namaz kılarsam, benden sonra gelecek olan Müslümanlar, bunu gerekçe göstererek kiliseyi sizin elinizden alıp camiye çevirirler” demesi gibi…

Siyasi liderlik; izzetin yalnızca İslâm’da olduğunu unutmamak ve ondan başka hiçbir şeye razı olmamaktır. Şam’ın fethi sırasında Ömer RadiyAllahu Anh’a şehre deve üzerinde değil de güzel bir at ile girmesi söylenildiğinde: “biz zillet içinde bir toplumduk, Allah bizi İslâm ile izzetlendirdi. Ne zaman ki İslâm’dan başka bir şeyde izzet ararsak, Allah bizi yeniden zelil kılar” demesi gibi…

Siyasi liderlik; kâfirlerin asla Müslümanlara dost olmayacağını bilmek ve onlarla ilişkileri bu esaslar üzerine oturtabilmektir. Siyasi basiret düşmanı iyi tanımak, gerektiğinde zafiyetlerinden faydalanmak ve siyasi ferasetine hayran bırakabilmektir. Aynı Halife Abdülhamid Han hakkında Alman devlet adamı Bismarck’ın dediği gibi: “Dünyada 100 gram akıl varsa, bunun 90 gramı Abdülhamid Han’da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünya siyasilerindedir.” Siyasi liderlik; hâkim olduğun bölge halkının desteğini alabilmek, onlara zulmetmemek, bilakis gönüllerini de kazanabilmektir.”

Daha sonra program soru-cevap bölümü ile son buldu…