Yazarımız Engin Uygun, davet çalışmaları yapılırken karşılaşılan sıkıntıların daveti ve davetçiyi güçlü kıldığını anlatan bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Süleyman Uğurlu, Hilâfet ve Hizb-ut Tahrir hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Şahin Filiz’e cevabi bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Mehmet Aydın, günümüzde Râşidî Hilâfet Devleti kurulduğunda karşı karşıya kalacağı muhtemel atmosferi yazdı.
Yazarımız Aydın Usalp, adalet ve iktisat zaviyesinden dünden bugüne AK Parti Hükümetinin tutum ve davranışlarını değerlendirdi.
Yazarımız Mustafa Küçük, son günlerde tartışılan AYM üzerinden yargı-siyaset ilişkisini değerlendirdiği bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Mahmut Kar, Soylu ve Bahçeli’nin AYM’yi neden hedef aldığını ve hak ihlali kararlarının bağlamında sistemin Hizb-ut Tahrir’e yönelik yargı zulmünün altında yatan sebepleri yazdı.
Yazarımız Mahmut Kar makalesinde; İdlib’de Hizb-ut Tahrir üyelerinin HTŞ tarafından tutuklanması meselesine nasıl bakılması gerektiğini ortaya koydu.
Yazarımız Mustafa Küçük makalesinde; ABD’de bir siyahinin polis memuru tarafından öldürülmesinden hareketle kapitalizmin zihin kodlarını yazdı.
Suriye’de kanlı saldırılar hız kesmeden devam etmektedir. BM (Birleşmiş Milletler), protestoların başladığı Mart 2011'den bu yana en
Hemen hemen her siyasetçi yeri zamanı geldikçe Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuna vurgu yapmıştır. Fakat pratikte bu hiçte öyle
Bizler Kriz masalarını, acil müdahale ve koordinasyon merkezlerini deprem ve diğer afetler ile tanıdık. Bir şehir veya bölgede deprem ve
Bilindiği üzere Obama ikinci dönem devlet başkanlığı seçimlerini kazanınca Dışişleri Bakanlığı ve Savunma
Müslümanlar olarak İslam topraklarının sınırlarını tasvir ederken "Endonezya'dan Fas'a kadar..." ifadesini hep kullanırız.
Yaklaşık iki haftadır Türkiye sınırındaki Rasulayn (Serikaniya)’da PYD (Demokratik Birlik Partisi)’nin silahlı güçleri ile Esed
Kamuoyunda Ergenekon Davası/davaları olarak bilinen davaların, mahkemelerin en önemlisini oluşturan “Ergenekon Davası” 5 Ağustos 2013
''Ağaca dayanma ağaç çürür, insana dayanma insan ölür'' atasözünü bilirsiniz. Şu sıralar bu özdeyişin gerçeklik
17 Aralıkta yapılan operasyonla birlikte uzun zamandır tartışılan Cemaat-AKP çatışması iktidarda söz sahibi olmaktan çıkıp yerini
İstiklal Mahkemeleri, Sıkıyönetim Mahkemeleri, DGM'ler ve Özel Yetkili Mahkemeler bunlar hepsi birbirinin devamı olan mahkemelerdi. Hepsinin ortak yönü, savunma haklarının kısıtlanması, yargıladıkları kişileri devlet düşmanı olarak tan
Gelelim yepyeni bir güne. Bugüne… Sivas’ta “biz değil onlar yaptılar” diyerek o gün suçu Müslümanların üzerine atan rejimin kalıntılarını güya bugün temizlediğini söyleyen bu yeni iktidara soralım. Askeri vesayet rejiminden Tür
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yargı söylenenlerin aksine her daim bağımlı ve taraflı olmuştur. İstiklal mahkemeleri Türkiye Cumhuriyeti yargı serüveninin ilk faciası konumundadır. Bu facianın yol açtığı travmalar tarif edilemez boyu