Erdoğan İle Arınç Arasında Demirtaş ve Kavala Ayrışması Ne İfade Ediyor?
23 Kasım 2020

Erdoğan İle Arınç Arasında Demirtaş ve Kavala Ayrışması Ne İfade Ediyor?

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi ve Erdoğan’ın yakınında olan Bülent Arınç katıldığı bir programda Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkındaki açıklamaları ve Erdoğan’ın Arınç’ın tam aksi yönde fikir beyan etmesi bilinçli bir tartışmanın fitilinin ateşlenmek istendiği izlenimini uyandırıyor.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç katıldığı bir televizyon programında sarf ettiği sözlerle tartışma yarattı ve gündeme oturdu.

Bülent Arınç, katıldığı programda, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tahliye olabileceğini ve iş adamı Osman Kavala'nın tutuklu kalmasına hayret ettiğini söyledi.

Demirtaş, hakkında açılan 30'dan fazla dava nedeniyle Kasım 2016'dan bu yana tutuklu. Kavala da 2013 yılındaki Gezi Parkı protesto eylemleriyle ilgili dava kapsamında Kasım 2017'de tutuklandı, bu davadan beraat etmesine karşın hakkında açılan başka bir soruşturma nedeniyle tutukluluğu devam ediyor.

Bülent Arınç, Demirtaş ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Demirtaş ile bizim 1-2 görüşmemiz oldu. Cezaevlerinde isyanlar, açlık grevleri olmuştu. Selahattin Demirtaş'ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı 'Devran' isminde kitap var. Ne olur onu alıp okuyun" diyerek bir nevi masum olduğunu ima etmiş oldu.

Arınç, 2019 yılında basılan bu kitabın Demirtaş olmasa bile "Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travmalar üzerine kafalar çok şeyler değiştireceğini" belirtti.

Eski TBMM Başkanı, Kavala'nın tutukluluğu konusunda ise "Ben iddianameyi okudum. Hala tutuklu kalmasına hayret ediyorum. Tahliye edilmesi lazım. Bu iddianameleri okuduğumda çocuk bile yazmaz bunu dedim, cübbeyi bile giyesim gelmişti. Çıkması lazım" diye konuştu.

AK Parti’de genelde bu tür uç açıklamalar için Bülent Arınç görev alıyor.

Bülent Arınç ayrıca, hem kendisinin hem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem de Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün adaletten yana olduklarını ve adil yargılama istediklerini ancak hakimlerin yanlış yaptığını da sözlerine ekledi. Böylece Arınç hakimleri günah keçisi ilan etmiş oldu.

AK Parti’nin kurucularından ve Erdoğan’a yakın bir isim olan Bülent Arınç, 2015'e kadar 20 yıl aralıksız milletvekilliği yaptı. TBMM başkanlığının yanı sıra hükümet sözcülüğü ve başbakan yardımcılığı gibi görevlerde bulundu.

2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesinin ardından 2019 yılında Yüksek İstişare Kurulu oluşturuldu. Arınç, halen bu kurulda üye olarak görev yapıyor.

Erdoğan’dan Arınç’ın Açıklamalarına Cevap

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Isparta, Burdur, Gümüşhane, Kastamonu ve Sinop 7. Olağan İl Kongreleri'ne online olarak katıldı ve Bülent Arınç’ın tartışma yaratan sözleri ile alakalı açıklamalarda bulundu.

Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan ifadeler şöyle:

"-Bizimle asla ilgisi olmayan açıklamalarla, reformlar bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmak isteniyor. Hiç kimsenin şahsi ifadeleri, Cumhurbaşkanı ile hükümetimizle partimizle ilişkili hale getirilemez.

-Terör örgütleri ile el ele, kol kola, omuz omuza Ankara'dan İstanbul'a yürüyenlerle birlikte olamayız.

-Yasin Börü'lerimizin ölümüne neden olanlar, Kobani katliamının failleri, Tayyip Erdoğan ve dava arkadaşları tarafından asla savunulamaz.

-Bizim ne dediğimiz, nerede durduğumuz, nereye gittiğimiz bellidir ve istikametimizde en küçük bir değişiklik yoktur. Gezi olaylarının finansörü olanlarla, Kavala'larla hiçbir zaman bir arada olamayız.

-Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan, kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz."

Erdoğan ile Arınç bu kadar yakın olmasına rağmen aynı hususta tam aksi fikirler öne sürmesi şüpheli bir durum olarak not edildi. Arınç’ın çıkışı, yargı reformu öncesi toplumsal tepkiyi ölçmek için yapılmış olabileceği, Erdoğan’ın açıklamalarının ise tabanı teskin etmeye yönelik olduğu düşünülüyor.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yargının bağımsızlığına önem verileceğini ve hakimlerin kararlarında kimsenin etkisinde kalmaması gerektiğini ifade eden açıklamaları da ileriki günlerde tahliye edilecek tartışmalı isimlerin var olduğuna ışık tutuyor.

Gül’ün “Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” sözü ile tam bağımsız bir yargı hedefledikleri izlenimini vermesi, yeni bir yumuşak döneme girilmek istendiğini ortaya koyuyor. Yargıda ciddi bir siyasi baskı olduğu ve Anayasa Mahkemesi ile alt mahkemeler arasında uzun zamandır çatışma yaşandığı biliniyor. Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararları alt mahkemeler tarafından dikkate alınmıyor.

Ekonomide sıkışan ve Batı’dan siyasi yargı kararları yüzünden eleştirilen ve baskı altında bulunan AK Parti hükümeti, Avrupa’ya yakın olduklarını ifade eden mesajlar gönderiyor. En son Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada. “Kendimizi Avrupa'da görüyoruz, geleceğimizi Avrupa ile kurmayı tasavvur ediyoruz” diyerek AB’ye mesaj göndermişti. Hükümet, ekonomi ve yargıda yapılacak reformlarla Batı’ya şirin gözükmek ve yeni bir imaj için kolları sıvamış durumda. Sıkışan iç siyaseti ve ekonomik sıkıntılardan dolayı baş gösteren toplumsal tepkiyi aşmak için başlatılan reform rüzgarının ne kadar etkili olacağı ve kronik sorunlara nasıl bir etkide bulunacağı ileriki günlerde netlik kazanacak. Siyasette bu tartışmalar yaşanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarında bahsettiği acı reçetenin yine halkın sırtına yükleneceği tartışmasız bir gerçek.