Urumçi ve Başbağlar Katliamı
05 Temmuz 2019

Urumçi ve Başbağlar Katliamı

Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de 2009 yılında Çin güvenlik güçleri ve silahlı milisleri tarafından barışçıl gösterilere yapılan kanlı müdahalenin bugün 10’uncu yıl dönümü. 5 Temmuz’da başlayıp 7 Temmuz’a kadar devam kanlı müdahalede binlerce Uygurlu Müslüman katledildi.

Olaylar, Çin’in Guangdong eyaletinde bir fabrikada zorla çalıştırılan Uygurlu Müslümanların beraber çalıştıkları Çinli kadınları taciz ettikleri provokasyonuyla patlak verdi. Taciz iddiası üzerine fabrikaya saldıran katiller, onlarca Uygurlu Müslümanı katletti.

Daha sonra Çinli kadınların taciz edildiği iddiasının yalan olduğu ortaya çıktı.

Toplumu provoke eden Han Çinliler ile savunmasız Uygurlar arasında gerilime dönüşen olaylar kısa sürede büyüdü. Üniversite öğrencileri tarafından, Uygurlu Müslümanlara yönelik katliam, baskı, ayrımcılık, faili meçhuller ve fabrikalarda zorla çalıştırılmalarını protesto amacıyla Urumçi’de barışçıl protesto gösterisi düzenlendi. Ancak barışçıl eylemleri ‘otoriteye başkaldırı’ ve ‘isyan’ olarak değerlendiren Çin Komünist Partisi ve hükümet güçleri, gösterilere çok sert müdahalede bulundu ve üç gün boyunca katliam yaptı. Katliam öncesinde uluslararası medya temsilcileri kentten çıkarıldı, internet ağının da ekarte edilmesiyle Urumçi’nin dünya ile bağı kesildi.

Urumçi’den kaçmayı başaranlar, kente sevk edilen ilave 20 bin asker ve polisin göstericilerin üzerine gerçek mermilerle ateş açtığını ve zırhlı araçlarını eylemcilerin üzerine sürdüğünü belirtirken, sokaklarda öldürülenler ve henüz hayatını kaybetmemiş olanların kamyonlara doldurulup bilinmeyen yerlere götürüldüğünü ifade ediyorlar. Kan gölüne dönen yollarda iz kalmaması için caddeler, itfaiye tarafından defalarca yıkanırken Urumçi’deki gösteriler sırasında gözaltına alınanlardan bazıları kurşuna dizildi, bazıları da idam edildi.

Urumçi katliamında kaybolanları aileleri sormak için gittiklerinde, emniyet güçleri tarafından tehdit edildiler. Yakınlarının akıbetini bilmek isteyen insanların eşlerinin, oğullarının ve kızlarının durumunu sormasına izin dahi vermediler.[Ajanslar]

Bugün uluslararası ilişkiler ve reel politika safsatasıyla Çin’in vahşi yüzü, katliamları, Türkiye ve İslâm coğrafyasındaki yöneticiler tarafından görmezden gelinmektedir. Oysa en stratejik anlaşma dahi, bir Müslümanın pak kanından daha değerli değildir!

İslâm ümmetinin acısı bitmiyor. İstatistik bir çalışma yapılsa, belki yılın her gününe denk gelecek bir acı yaşadı bu ümmet… İşte Urumçi katliamıyla aynı tarihe denk gelen bir diğer unutulmayacak katliam olayı: Başbağlar…

Temmuz 1993’te Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyüne düzenlenen baskında 33 Müslüman katledildi. 5 Temmuz 1993 akşamı Başbağlar köyüne gelen silahlı bir grup, kadınları derede topladıktan sonra para, altın ve değerli eşyayı alarak, evlerin bir bölümünü ateşe verdi. Köyün erkeklerinden 28’i kurşuna dizilerek, 5 kadın ise kaldıkları evde çıkan yangında can verdi.

Dönemin Erzincan Valisi olan Recep Yazıoğlu, baskının PKK tarafından düzenlendiğini, örgüt üyelerinin baskın sırasında bildiri dağıttıklarını söyledi.

Başbağlar katliamın bir tanığı yaşadıklarını şöyle dile getiriyor: “Anlatmakla bitmiyor bu acı. Sesimiz çok uzaklara gitti ama bizim acımızı anlayan çok az insan oldu. Katliamın olduğu akşam eşim akşam namazı için camiye gitmişti. Ben de bir yaşındaki kızım için annemlerden keçi sütü almak amacıyla onlara gitmiştim. Annemlere vardığımda köye teröristlerin geldiğini duydum. Bunun üzerine çocuklarımı bir araya toplayarak eve gitmek istediğimde bir terörist önüme atladı. Konuşma yapacaklarını söyleyerek kadınları bir yere, erkeklerimizi ise bir yere topladılar. Toplandığımız yerde bir müddet sonra yoğun bir silah sesi duyduk. Teröristler gittikten sonra gece boyunca bekledik ve sabah namazı vakti girdiğinde silah sesinin geldiği yere gittik. Eşimin ölmüş olabileceğini düşünmek istemiyordum fakat gittiğimizde hepsi şehit olmuştu.”[Ajanslar]

Evet, acı ama gerçek…

Yapılan 24 duruşma sonunda 1998’de İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından dava takipsizlikle sona erdi. Başbağlar katilleri, aradan geçen 26 yıla rağmen maalesef bulunamadı.

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عَلَى اللَّهِ مِنْ قَتْلِ رَجُلٍ مُسْلِمٍ

“Allah katında dünyanın yok olması, bir Müslüman'ın öldürülmesinden daha hafiftir.” Bir başka hadiste de Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَهَدْمُ الْكَعْبَةِ حَجَرًا حَجَرًا أَهْوَنُ مِنْ قَتْلِ الْمُسْلِمِ

“Kâbe’nin taş taş yıkılması, (Allah katında) Müslümanın katledilmesinden daha ehvendir.”

Fransa’nın Cezayir katliamı, Rusya’nın Tatar sürgün ve katliamı, Amerika’nın Ortadoğu katliamı, Çin’in Urumçi Katliamı, Srebrenitsa ve Başbağlar katliamları birbirinden farklı değiller… Tarihleri, yapılış şekilleri ve failleri farklı olsa da hepsi İslâm’a ve Müslümanlara karşı kinle hazırlanmış vahşi katliamlardır.

Halkı Müslüman olan 56 devletin yönetimlerine rağmen, Türkistan coğrafyasında, Ortadoğu’da, Afrika’da velhasıl İslâm coğrafyasında yüzyılın dramı yaşanıyor! Kâfir ABD ve Avrupa ülkeleri, Çin ve Rusya; Müslümanları, “terörist” olarak yaftalamaya çalışıyor. Biliniz ki; gerçek teröristler İslâm coğrafyasını kan gölüne çeviren ABD, İngiltere, Rusya, Çin ile yerli işbirlikçilerinden başkası değildir.

Tüm bu insanlık dramlarına rağmen Müslümanların başındaki yöneticiler çözümü, Avrupa Birliği’ne, Birleşmiş Milletler’e havale etmekte, uluslararası kurumları devreye sokmaya uğraşmaktadırlar. Hâlbuki AB, BM, NATO gibi şer örgütlerinin asıl sahibi kâfir Avrupa ve Amerika’dır. ABD ve İngiltere ise Müslümanların eli kanlı düşmanıdır.

Müslümanlar olarak bilmemiz gereken kesin bir şey var ki o da; Batılılardan ve onlarla işbirliği yapan yerli piyonlardan bize yardım gelmeyeceği gerçeğidir… Bilin ki içinde bulunduğumuz bu acı vakalardan bizi sadece Hilâfet kurtarabilir! Bütün Müslümanların ırzlarını, şeref, onur ve zenginliklerini Râşidî Hilâfet koruyabilir! Güvenliğini Râşidî Hilâfet sağlayabilir! Yaşanan tüm sefaletler için gerçek çözümün Râşidî Hilâfet Devleti olduğunu unutmayalım!

Güç olarak Allah bize yeter! O ne güzel vekil, ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcıdır.