Mart Ayı Neden Soğuk Geçer?
01 Mart 2019

Mart Ayı Neden Soğuk Geçer?

Türkiye olarak yaşadığımız iklim kuşağı bölgesel değişiklikler gösterir. Mesela Karadeniz sık yağış alırken, Akdeniz daha uzun süre güneş görür. Doğusu sert karasal iklime sahipken batısı daha ılımandır. Fakat değişmeyen bir özelliği var ki bütün bölgeleri Mart ayında soğuktur. Hatta bu ayın çok soğuk olması hakkında atasözleri bile söylenmiştir. Bu konuyu meteorolojik olarak incelersek işin içinden çıkamayız. Zira Mart ayında İslâm coğrafyasının tamamı soğuk geçer. Dünyadaki bütün Müslümanları bu ayın hemen başında kanları donduran bir soğuk karşılar. Peki neden?

Bu durumun en önemli sebebi psikolojik ve toplumsal olarak kazanılan **‘olumsuz koşullanma’**dır. Sözgelimi, şiddetli bir şimşek sesi duyduğunuz esnada yanınızda bulunan çok sevdiğiniz bir kişi korkudan bayılır ve yaşam fonksiyonlarının bir kısmını kaybetmiş şekilde ayılırsa bu durum sizin şimşek sesine karşı olumsuz koşullanmanıza neden olur. Artık bu ses sizin tüylerinizi ürpertir, korkutur ve hoşunuza gitmez. İşte Müslümanlar için Mart ayının soğuk geçmesinin en bariz sebebi bu olumsuz koşullanmadır. Öyle ki; Mart ayının henüz 3’ünde kalkanı düştü. Şimşek sesleri arasında, düşen yıldırımlar ile birlikte devleti de düştü, Hilâfetini kaybetti. Ve sonra, yağmur damlaları gibi Müslümanların üzerine hüzün yağdı. Aylardan Mart ama mevsim hâlâ hazandı. Sonra sokaklardan akan sel gibi gönderdiler tek dayanağını, yiğidini, Halifesini…

Bitti mi?

Bitmedi! İslam’ın esaslarını birer birer çiğnediler. Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı, yerine laik Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Erkan-ı Harbiye Vekâleti kaldırıldı yerine darbeci bugünkü Kemalist ordu kuruldu. Daha da önemlisi Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile birlikte karma eğitim, seküler müfredat ve özgürlük safsatası ile körpecik beyinler haramlar ile dolduruldu. Tıpkı kar yağışının yolları kapattığı gibi Müslümanların önü kapandı, karşısına derin setler örüldü. Ondandır, Mart ayında yağan karın sert ve haşin olması.

Bitti mi?

Bitmedi! Ulusal Egemenlik kanunları ile ümmetçilik anlayışına darbe vuruldu. Sert fırtınalar karşısında insanların sağa sola savrulduğu gibi Müslümanlar milletlere, ırklara savruldu. Sınırlar Batılı devletler tarafından çizilince rüzgârların rotası değişti, bâtıla evirildi. Üniter yapı, dar bölgecilik ve vatancılık fikirleri ile kardeşlik duyguları da uçuşan çerçöpler gibi uçuştu, gitti. Ondandır, Mart rüzgârlarının şiddetli ve rotasız olması.

Bitti mi?

Bitmedi! Hızlıca Arapçadan vazgeçildi ve ümmet cehalete terkedildi. Hani yağmur yağmaz, kar düşmez ama soğuktan çiğ düşer de şaşar kalırsınız. İşte öylece kalakaldı Müslümanlar ve o elleri kanatan çiğ soğuğu gibi yürekleri kanadı, çiğ düştü üzerlerine her birinin… Âlimlerine savaş açıldı, ilim yuvaları kapatıldı, hocaları, talebeleri ipe götürüldü. Hani yel girdi mi bir kere vücuda hasta etmeden çıkmaz ya işte öylece hasta oldu vücutlar, beyinler, zihinler. Ondandır, Mart soğuğunun vücuda virüs gibi işlemesi.

Peki, bitti mi?

Bitmedi! Zulüm aldı başını gidiyor, adalet raflardaki yerini aldı. Ümmet coğrafyası talan edilip işbirlikçi hainlere teslim edildi. Yüzlerini Mart soğuğu gibi ekşiten yöneticiler, Müslümanlara sahte gülücükler atıyor. Batı ile aşık atanların, aynı yemeğe birlikte kaşık attıklarını görüyoruz; onların yalanları dağları aştı. Bembeyaz coğrafyamıza kan düşürdüler, katliam bölgeleri, savaş alanları ürettiler. Kıyamet senaryoları, terörizm ve istikrarsızlık İslâm coğrafyasının değişmez özelliği oldu. Hani yağmur ile kar aynı anda yağar da yerler çamur olur. Bir de üstüne fırtına koptu mu, sokağa çıkamaz hale gelirsin.

قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَيَأْتِي عَلَى النَّاسِ سَنَوَاتٌ خَدَّاعَاتٌ، يُصَدَّقُ فِيهَا الْكَاذِبُ، وَيُكَذَّبُ فِيهَا الصَّادِقُ، وَيُؤْتَمَنُ فِيهَا الْخَائِنُ، وَيُخَوَّنُ فِيهَا الأَمِينُ، وَيَنْطِقُ فِيهَا الرُّوَيْبِضَةُ، قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا الرُّوَيْبِضَةُ؟ قَالَ الرَّجُلُ التَّافِهُ يَنْطِقُ فِي أَمْرِ الْعَامَّةِ

“Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: İnsanlar üzerine öyle aldatıcı yıllar gelir ki o zamanda yalancı doğrulanır, doğru yalanlanır, haine güvenilir, emin kimseye güvenilmez! O zamanda Ruveybida konuşur. Denildi ki: Ruveybida nedir? (Ruveybida) İnsanların önemli ve büyük işleri hakkında konuşan ‘aşağılık’ kimse buyurdu.” [İbni Mace]

Ondandır Mart ayının insanları perişan eden karmaşık ve çetin havası.

Bitti mi?

Bitmedi.

Biter mi?

Gerçek ilkbaharlara ulaşana kadar zor…