Halep’e Kalkan Ol
01 Aralık 2016

Halep’e Kalkan Ol

Halep, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir soykırıma tabi tutuluyor.

Soykırım diyorum ey Müslümanlar!

Amerika, iplerini elinde tuttuğu örgüt ve ülkelerle her türlü konvansiyonel silahlarla saldırıyor.

Sivil, yaşlı, çocuk demeden hunharca katlediyorlar.

Halep, Allah’ın Rasulü’nün (SAV) “Allah’ın kılıcıdır” , “nesi var nesi yok harplerde Allah yolunda sarf etmiştir” dediği Halid Bin Velid’in emanetidir.

Ancak sayıları 2 milyarı bulan Müslüman ve 56 ülke, bu emanete sahip çıkamadı.

Vahşi Esed rejimi, Halid Bin Velid’in mezarını bile bombaladı.

İslam ümmetine yönelik çok büyük soykırım ve katliamlar yapıldı. Ama Şam topraklarında yapılan katliamları, soykırımı ifade edecek kelime bulamıyorum.

Allah’ım Halep ve Suriye halkına yardım et.

Halep ve Suriye’yi kan deryasına dönüştürenleri sana havale ediyoruz.

Ey Arap Yöneticileri ve orduları neredesiniz? Ey Türkiye yöneticileri ve orduları neredesiniz? diye soran, mazlum halkın feryatlarına kulaklarını tıkayan yöneticileri, sana şikayet ediyoruz.

HALEP’İN ÖNEMİ

Şam muhalifleri, Halep kırsalında çok geniş çaplı askeri bir operasyon başlatmıştı. Operasyon, 04 Eylül 2016 günü ikinci kez Halep’i kuşatma altına alan rejimin muhasarasını kırmayı amaçlıyordu. Bunun üzerine Rusya, Eylül sonu gibi sekiz saat boyunca sözde ateşkes ilan ettiğini duyurdu. Ardından başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası örgütler mal bulmuş mağribi gibi sözde ateşkesi övmeye ve teşvik etmeye başladılar. Ateşkes, ardından bir ateşkes daha ilan ettiler. Ama diğer taraftan Rusya, İran ve rejim güçleri daha da hiddetle bombalar yağdırıyordu. Terörizm bahanesiyle masum sivil halkı hunharca katlederek, hastaneleri, gıda depolarını ve fırınları bombalayarak Halep’ten çıkarmak ve Amerika’nın siyasi çözümüne boyun eğdirmek istiyordu. Yani körpe yavruları öldürerek, uçaklardan bildiriler atarak, “Halep’i terk edin” şantajı yapıyorlardı. Diğer taraftan BM’in Suriye Özel Temsilcisi De Mistura; “muhalifler, Halep’i terk ederse onlara eşlik etmeye hazırım” diyerek rolünü oynuyordu. Bu açıklamanın mefhumu muhalefeti “yoksa çocuklarınızı ve sizleri öldürmeye devam edeceğiz” anlamına geliyordu. İşte uluslararası toplumun gerçek yüzü budur. Kendisini iyilik meleği gibi gösteren uluslararası toplum, söz konusu Müslümanlara karşı şeytanın önde gidenidir. Malumunuz olduğu üzere Amerika’nın “ateşkes” planı tutmadı. Ne halk, ne de muhalifler Halep’i terk etmediler. Amerika ve onun siyasi çözümüne Halep’i teslim etmediler. Çünkü Halep düşerse geriye bir tek Şam kalıyordu. Bu yüzden Halep çok önemliydi.

FIRAT KALKANI VE HALEP

Amerika, muhaliflere ateşkes adı altında boyun eğdirmek ve Halep’ten çıkarmak için Rusya, İran ve rejimin iplerini iyice gevşetti. Rusya, İran ve rejim, yoğun saldırı altında Kastillo Yolu’nun büyük bir bölümünü de ele geçirince Halep tamamen kuşatma altına alındı. Amerika, planlarını başarıya ulaştırmak için Halep’i kuşatma altına alıp, muhalifleri ateşkese zorlayarak siyasi çözümünü kabul ettirmek istiyordu. Devrimcilerin, Güney Halep’te yürüttüğü ciddi askeri operasyonlar ve Güney Halep ile Askeri Akademi bölgesindeki sert kuşatmayı yarmalarıyla birlikte Amerika’nın planı suya düştü.

İşte bu dakikadan sonra “uçak krizi” ile ilişkileri gerilen Türkiye ve Rusya baş döndüren bir hızla ilişkileri yumuşatacak mesajlar vermeye başladılar. Erdoğan’ın "Hayatını kaybeden Rus pilotun ailesine bir kez daha acılarını paylaştığımı belirtmek ve taziyelerimi sunmak istiyorum; kusura bakmasınlar diyorum” dediği özür mektubundan sonra ilişkiler “yumuşadı.”

İki ay sonra 24 Ağustos 2016 tarihinde ise Türkiye, “Fırat Kalkanı” ismiyle Cerablus bölgesine, IŞİD ile mücadele adı altında girdiğini duyurdu. Hiçbir engelle karşılaşmadan bölge de hızla ilerlemeye başladı. Bu duruma başta Amerika, Rusya, İran ve rejim olmak üzere hiçbir devlet ses çıkarmadı. Çünkü Amerika, Türkiye’yi Suriye’ye sokarak Türkiye yanlısı devrimcilerin yönünü, Esed rejiminden IŞİD’e döndürüp Halep cephesini kırmak istiyordu. Diğer taraftan Rusya havadan, İran ise karadan olmak üzere binlerce Şii militanı Güney Halep’e gönderdi. İşte böylece Amerika, Suriye halkını katlederek kuşatamadığı, teslim alamadığı Halep’i, bölge devletlerini kullanarak kuşatmış oldu.

ERDOĞAN’IN ESED ÇIKIŞI

Erdoğan, üç gün önce; "Suriye'ye Esad hükümdarlığına son vermek için girdik" dedikten sonra bugün açıklamasını düzelterek; "Fırat Kalkanı'nın hedefi de herhangi bir ülke veya kişi değil sadece terör örgütleridir. Kimsenin şüphesi olmasın, kimse de başka yere çekmesin" dedi.

"Suriye'ye Esad hükümdarlığına son vermek için girdik" açıklaması sonrası Kremlin; "Biz söylenen sözlere değil uluslararası anlaşmalarda atılan imzalara bakarız" diye açıklama yapmıştı.

O halde şunu net bir şekilde söylemek mümkün: Cumhurbaşkanı Erdoğan; “uluslararası anlaşmalar da farklı, halka ise farklı konuşuyor.” Yine Türk ordusu Suriye’ye girerken; “Esed’e karşı silah kullanmayacağına dair bir takım anlaşmalara imza atmış” demek ki…

Erdoğan, kendi yaptığı açıklamayı “başka yere çekmeyin” diyerek yine kendisi yalanlıyor. Daha önce de “Rusya'nın sınırı olmayan Suriye'de ne işi var” demişti. Ama sonrasın da “Rusya ve Türkiye beraber adım atmak suretiyle biz bu işi çözmeliyiz” dedi.

Suriye halkının katilleri; Amerika, Koalisyon Güçleri, Rusya, İran ve diğer bölge devletleri. İşte Türkiye, tüm bunlarla işbirliği yaparak Suriye meselesini çözecek.

Heyhat, Heyhat…

Suriye halkının kalbini en çok da kardeşlerinin bu ihanetleri yaralıyor!

# HALEP’E KALKAN OL

Hizb-ut Tahrir Türkiye, 28.11.2016 tarihinde 'Halep&Arakan Yanıyor' ismiyle bir kampanya başlattığını duyurmuştu. Halep ve Arakan’da yaşanan insanlık dışı katliamlara karşı yönetici ve güç sahiplerini siyasi sorumluluk almaya ve yanan ateşin söndürülmesi için bir duyarlılık oluşturmaya çalıştığını duyurmuştu. http://www.hizb-ut-tahrir.info/tr/index.php/dava-haberleri/t%C3%BCrkiye/7939.html

Bu kampanya kapsamda dün sosyal medya Twitter’da, “#HalepeKalkanOl” hastag’ı trend topic olarak Türkiye gündeminin birinci sırasında yer aldı. Yoğun katılımın ve desteğin olduğu kampanya da halkımız, Halep’e, kardeşlerine sahip çıktığını gösterdiler.

Türkiye’deki yöneticiler ve İslam coğrafyasının diğer yöneticileri maalesef Halep’in feryadına, ciğerleri paralayan çığlıklarına yine kör ve sağır kesildiler.

Halep’i ve Suriye’yi Amerika’nın gözünde okudukları ve işittikleri için görmüyor, işitmiyorlar.