Gölge Oyunu
14 Eylül 2020

Gölge Oyunu

Gölgeler karanlık çökünce sanki asıl gibidir ve karanlıkla kardeştir…

Güneş doğunca, aslın yerde sürünen taklidi olduğu anlaşılır.

Bir asırlık zifiri karanlık ve perdelerde gölge oyunu izliyoruz. Yüzleri görünmüyor ve asılların istediğini yapıyor, öğrettiğini konuşuyorlar. Oturunca oturup kalkınca kalkıyorlar. Asıl neye “kötü” derse, onlar da “kötü” diyor, asıl neye “iyi” derse, onlar da övüyorlar. Çünkü onlar gölge; kendi fikirleri, kelamları, üzüntüleri ve sevinçleri yok.

Evet, bir asırdır gölgelerin peşinde koşuyoruz. “Hilâfet’i kurtaracağız” diye göründüler önceleri perdede. Yunan’ı “denize döktüler” ve masaya oturdular. Şapkasını, fikrini, takvimini, harfini, nizamını alıp geldiler. “İşte modern hayat! Artık dini hayattan koparıyoruz, Hilâfet’i kaldırıyoruz” deyip İslâm’ı zihinlerden silmek istediler. Gölgelere boyun eğmeyenleri astılar, sadakatle hizmet edenleri el üstünde tuttular.

Çökmüştü İngiltere’nin gölgesi…

Daha sonra diğer asıl perdeye düşürdü gölgesini. Birbirleriyle kapışmaya başladılar. Sandıklar kuruldu, İngiltere’nin gölgesi öyle zulmetmişti ki, diğer gölge bir kurtuluş gibiydi; “Allah” diyordu, “Peygamber” diyordu, secde ediyordu. Haktan konuşuyor ama batılın bekası için çalışıyordu.

Çökmüştü Amerika’nın gölgesi…

Gölgeleri görmek, perdenin arkasındaki aslını ortaya çıkarmak büyük bir suçtu. Ahaliye bunun bir gölge oyunu olduğunu anlatanlar en şiddetli şekilde cezalandırılıyordu. Hainlikle suçlanıyor, “anarşist” deniyordu. Allah’ın rızasını kazanmak için anadan, babadan, yardan, evlattan uzak kalmayı göze alıyor yine de tamah etmiyorlardı geçici dünyaya. Yıllar böyle geçiyordu.

Derken Şam diyarında bir ses yükseldi: “Biz aslımızı istiyoruz, gölgelere boyun eğmiyoruz!” dediler. “Halk Hilâfet’i istiyor, nizamın yıkılmasını istiyor, ebedi liderimiz efendimiz Muhammed!” diyorlardı sokaklarda. Asıl sinirlendi ve gölgelerini yine perdeye sürdü ve gölge oyunu başladı. Kimi sinsice yaklaşıp, dost görünüp yanına çekti. Kimi düşman olup bomba yağdırdı. “Halk gitsin, gölge kalsın” dedi Amerika. Şam’daki gölge sadık bir köleydi ve her denileni yerine getirirken, gölge olduğu anlaşılmasın diye aslına saydırıyordu. Dost görünen gölgeler, Şam’daki gölgeyi korumak için muhaliflerini ondan uzaklaştırdı. Para aktı, silah aktı, konfor aktı. Eğittiler-Donattılar-Oynattılar. Onları bu oyunlardan uyandırmak isteyen gölgelerin ve onların arkasındaki asıllarının düşmanları canlarını ortaya koydu. Tutuklayıp cezaevine attılar. Basiretli gençlerdi onlar. Güneşin doğması ve gölgelerin asıllarının ortaya çıkarak ihanetin alenen görülmesinden önce hakikati anlatıyorlardı. Öyle ya basiret, ihanet alenen ortaya çıkmadan görebilmekti. Lakin karanlıkta gölgeler görünmüyor ve oyunlarıyla ahaliyi peşlerinden sürüklemeye devam ediyorlardı. Onlar oyununa devam ederken, davasında sebatkâr basiretli gençler de azimlerini bileyerek zulme boyun eğmeden perdenin arkasındakilerin oyunlarını bozmaya, kurtuluş günü gelene kadar yemin etmişlerdi. Kalemleri küfrü kesiyor, kelimeleri oyunları deşifre ediyordu.

Ama maalesef başarılı olmuştu gölgeler, bu oyun tutmuştu ve yeni bir gölge oyunu için Libya’ya turneye çıktılar. Ayrı cephelerde gölge oyunları düzenlediler. Kanlar, perde arkasındaki asıllar için akıtılıyordu. Amerika, Avrupa’nın sömürgesindeki Libya’ya tutunmak için masaya çağırıyordu. Gölgelerin orada olma bahaneleri hazırdı. Kimisi darbecilere karşı, kimisi terörizme karşı, kimisi de sözde Akdeniz’deki çıkarları için gösteriye başlamıştı. Oysa gölgelerin düştüğü topraklar İslâm topraklarıydı lakin çözümler Cenevre’de, Lozan’da, Berlin’de, Moskova’da, Astana’da, Brüksel’de, Washington’da, Londra’da aranıyordu. İşte gölgelerin ihaneti bir bir ortaya çıkıyordu. NATO’yla hareket ediliyor, BM’ye havale ediliyordu işler. Çünkü asıllar böyle istiyordu…

Dedik ya bir asırdır yoktu aslımız, kalkanımız, Hilâfetimiz. Yoktu, bir sözüyle Rasulullah’a hakaret edenlere haddini bildirmek için ordularını hazır tutanlar. Gölgelerin kınama oyunları vardı perdede. Onlar kınıyor, Doğu Türkistan yok oluyor. Onlar kınıyor, Filistin, Mescid-i Aksa işgal ediliyor. Onlar kınıyor, Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de, Myanmar’da bombalar Müslümanların başına yağmaya devam ediyor, katliamlar gerçekleşiyor. Kınamak, bir yeşil ışık olmuş katliamlara…

Ve gölgeler yalnız siyasette değil. Kimi zaman bir dergâhta kitleleri uyuşturan bir şeyh, kimi zaman televizyonda Batı’nın hoşuna giden camiye sıkıştırılmış İslâm’ın yalnız ruhani bir din olarak anlatan bol maaşlı hoca, kimi zaman hadis inkârcısı, kimi zaman medyada batıl laik demokratik nizamın kokuşmuşluğunu gizlemek için her fırsatta -bir asırdır nizamı uygulanmamasına rağmen- İslâm’a saldıran gazeteci, kimi zaman okullarda okutulan kitaplarda sinsice İslâm’ı kötüleyen yazar, kimi zaman filmlerinde İslâm’ı kötülemek için çabalayan senarist, yapımcı olarak beyaz perdede rol alıyorlar.

Hep umut dağıtıyorlar. “Yarın daha iyi olacak, sefalet bitecek, adalet gelecek” diye…

Zenginlikler Batı’ya pompalanırken, tüm güçleriyle pompanın başında duran gölgeler verilen kırıntılarla bu sömürü nizamını ayakta tutmak için ellerinden geleni yaparken, yarın nasıl daha iyi olacak? Konuşulmayanları konuşanlar susturulurken yalanlar nasıl ifşa olacak, nasıl adalet gelecek? Demokratik laik nizamın özünde var zulüm, adaleti nasıl sağlayacak? Her seçim yeni bir umut diye sandıklarda kazananlar, verilen ölçüsüz güç ile Rabbinin nizamına sırt dönüp heva ve hevesine göre istediği kanunu çıkarırken nasıl adalet sağlanacak? Asıllar kazanıyorsa gölgeleri sizi değil, onları mutlu etmiş demektir.

Karanlıkta peşinden koştuğunuz liderlerin, güneş doğduğunda gölgesi olmadığını göreceksiniz. Çünkü onlar birer gölge ve gölgelerin gölgesi olmaz. Onların neyin gölgesi olduğunu anladığınızda, bu gölge oyunu da sona erecek.

Bu gölge oyunu çok uzadı ve artık kabak tadı veriyor. Bu ümmetin basiretli evlatları perdenizi yıkıp ifşa olmuş gölgenizi değil, direk aslı hedef alıyor. Oyunlarınız da tıpkı nizamınız gibi eskidi ve replikler tükendi.

Ve gölgeler! Son repliğiniz de bu olsa gerek:

“Yıktın perdeyi eyledin viran

Varayım sahibine haber vereyim heman”

___

#GölgeOyunu