Avrupa’da Enerji Krizi: Kapitalizm Kendi Evlatlarını Yiyor!
29 Eylül 2021

Avrupa’da Enerji Krizi: Kapitalizm Kendi Evlatlarını Yiyor!

Yılbaşından bu yana uçuşa geçen enerji fiyatları, Avrupa’da sanayiciye kepenk kapattırmaya başladı. Goldman Sachs, fiyatların yılın kalanında “talebi yok edebilecek kadar” artabileceği görüşünde.

COVID-19’dan iyileşme yılı olarak görülen 2021 yılı, enerji fiyatlarının hem güçlü talep hem de arz tarafındaki endişeler sonucunda uçuşa geçtiği bir yıl oldu. Yılın geri kalanında da artması beklenen enerji fiyatları, doğalgaz ve petrolde dışa bağımlı olan Avrupa’da hükümetleri muhtelif çözümler bulmaya itiyor. Örneğin İtalya’da kriz, hükümeti “perakende elektrik faturalarının hesaplanma yöntemini değiştirmek” gibi önlemler almaya itti. Gasoutlook’ta yer alan analize göre; Avrupa ve Asya’da enerji fiyatlarındaki yükselişin kaynağı, hem ötelenmiş güçlü talep hem aşırı soğuklar hem de kömürden gaza geçiş adımları. Çin bu dönüşümde başı çekiyor ve WoodMackenzie verilerine göre Temmuz itibariyle bu kapsamdaki politikaları LNG’ye (sıvılaştırılmış doğalgaz) olan küresel talebi 2,2 milyon ton artırdı.

Avrupa’da doğalgaz fiyatında yıllık artış %450’yi aştı

Avrupa’nın enerji krizinin derinleşmesi ile Avrupa ve İngiltere’de doğalgaz fiyatları yılbaşından bu yana en az 3 katına çıktı. Hollanda’da vadeli doğalgaz fiyatları yaklaşık %10’luk artışla 72,19 Euro’yla rekor düzeye yükselirken, yıllık artış %450’yi aştı. İngiltere’de de %10 yükselişle rekor kırdı. Doğalgazdaki yükseliş, elektrik fiyatlarını da yükseltiyor. Almanya’da gelecek yıl için elektrik fiyatlarının %4,2 artarak megavat saat başına 103,92 avroya tırmanacağı öngörülüyor.

Tüketiciler, kış yaklaşırken hayati önem taşıyan temel ihtiyaçlarına erişip erişemeyeceği konusunda endişeli. Toptan gaz fiyatları 4-5 misline kadar yükselmeye devam ederken, etkileri kapsamlı ve ciddi oluyor. Artan enerji fiyatları, artan imalat ve gıda üretimi maliyetleriyle doğrudan ve dolaylı olarak daha yüksek enflasyona dönüşüyor. Avrupa’da devletlerin halklarına yaptığı Korona virüs hükümet desteklerinin kaldırıldığı bir dönemde daha yüksek enflasyon, birçok zor durumdaki haneyi kış döneminde sefalet ile karşı karşıya bırakacak gibi gözüküyor.

Devlet denetiminin kaldırılmış olduğu enerji piyasalarından menfaat elde eden kesimler her zaman birkaç tekelleşmiş büyük özel şirket ve hükümetler olmuştur. Hükümet, enerjinin üretim, iletim, dağıtım gibi her aşamasında özel şirketler için yeterli kâr marjları sağlayan fiyat sınırları belirliyor. Bu nedenle hükümetler ve yandaş büyük şirketler, küresel enerji fiyatlarının yıkıcı etkisinden hemen hemen her zaman yalıtılmış durumdalar. Özelleştirilen enerji piyasasının en büyük kaybedenleri aslında, yüksek faturalar ödeyen tüketiciler olmuştur.

Enerji krizi, kapitalizm ideolojisindeki krizi yansıtıyor. Peki, İslâm ideolojisi bu konuda ne diyor?

İslâm, mülkiyet türlerini üçe ayırmıştır: Devlet mülkiyeti, kamu mülkiyeti ve özel mülkiyet. Enerji, bu mülkiyet çeşitlerinden kamu mülkiyeti kısmına girmektedir. Yani enerjiyi, ne şahsi kişiler, ne tekelci kurumlar ne de devlet kendi mülkü hâline getiremez. İslâm kamu mallarının tekelleştirilmesini yasaklamış ve toplumun ortak kullanımına sunmuştur. Kamu malları toplumun genel gereksinimlerini oluşturan mallardır.

Bu hükmün dayandığı delil, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu hadisidir:

[الْمُسْلِمُونَ شُرَكَاءُ فِي ثَلاثٍ الْمَاءِ وَالْكَلا وَالنَّارِ] “Müslümanlar şu üç şeyde ortaktırlar: Su, mera ve ateş.**” [Ebu Davud]

Kamu mülkleri ümmete aittir; İslâm Hilâfet Devleti tarafından işletilir ve yönetilir ve asla özel mülk hâline getirilemez, şirketlere satılamaz. Üretim, iletim ve dağıtımın nominal maliyetleri tahsil edilebilir, ancak enerji kaynakları -petrol, gaz, kömür (hammadde)- ücretsiz olarak sağlanmalıdır.

Müslümanların topraklarındaki geniş doğal kaynaklarla, kamu mülkleri İslâm toplumunun refahını arttırmaya büyük fayda sağlayacak; haneler ve işletmeler gaz ve elektriğe neredeyse ücretsiz erişecektir. Yoksullar hiçbir bedel ödemez, çünkü ısıtma ve aydınlatma da yoksul ve muhtaçların hakkı olan temel ihtiyaçlardır. Râşidî Hilâfet Devleti maddi çıkarlar için enerjide sahte bir pazar yaratmaya çalışmayacak ve kamu mallarını sadece ümmetin çıkarları için yönetecektir.

Hâl böyle olunca kapitalizm ideolojisinin insanlara yaşattığı enerji krizini, İslâm ideolojisinin tatbik edildiği Râşidî Hilâfet Devleti’nde yaşamayacaksınız!