Türkiye’den Esed ve Halep İtirafı
13 Nisan 2019

Türkiye’den Esed ve Halep İtirafı

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

NATO Parlamenter Asamblesi’nin dün Antalya’da yapılan özel oturumuna sunulan ve AKP İstanbul Milletvekili Berat Çonkar tarafından hazırlanan Suriye raporunda, Esed ve Halep itirafları dikkat çekti.

Muhalefetin neredeyse Halep’i ele geçireceği sırada başlattığı Fırat Kalkanı harekatı ile muhalefetin bir kısmını yanına çekerek cepheyi zayıflatan Türkiye, Halep’in düşmesine neden olmuştu. Zeytin Dalı harekatını da Guta operasyonu ile paralel zamanda başlatan Türkiye, muhalefetin askeri güçlerini yanına çekerek Guta ve çevresindeki stratejik bölgelerin düşmesine neden olarak Rusya ve İran’ın nihayetinde Esed rejiminin önünü açmıştı. Raporda sahadaki bu ortak çalışmalara, “Rusya ve İran ile benimsenen uzlaşmacı çizgi” başlığı ile işaret edildi.

Bu çalışmalar sonucunda muhalefetin İdlib’e sıkıştırılması ile sonuçlanan mevcut durumdan duyduğu memnuniyeti ABD Başkanı Trump, “Astana Üçlüsü”ne teşekkür ederek ederek teyit etmişti.

Suriye’de çatışmaların başladığı 2011 yılında Ankara’nın Esed’i reform yapmaya ve “kendi halkı üzerinde baskı kurmaktan vazgeçmeye” ikna etmeye çalıştığı belirtilen raporda, “Bu çabalar sonuç vermeyince Ankara, Suriye muhalefetini aktif olarak desteklemeye başladı. Türkiye aynı zamanda Esed rejimini saf dışı edecek uluslararası bir koalisyon kurulması için diplomatik çabalar sarf etti. Fakat muhalefetin birleştirilmesi ve askeri müdahaleye istekli bir koalisyon kurulması mümkün olmadı” ifadelerine yer verildi. Suriye’den yükselen güvenlik tehditlerinin, Türkiye’yi süreç içinde yaklaşımını değiştirmeye mecbur bıraktığı tespiti yapılan raporda, “Türkiye, bu doğrultuda sahadaki gerçeklikleri kabul ederek, Rusya ve İran’la daha uzlaşmacı bir çizgi benimsedi” değerlendirmesine yer verildi.

‘Esed Öncelik Değil’

“Astana Üçlüsü” olarak bilinen Rusya, Türkiye ve İran, yıkılmakta olan Esed rejimini yeniden ayağa kaldırmak için toplantılarda aldıkları kararları sahada harfiyen gerçekleştirdiler. Rusya’nın havadan, İran’ın karadan desteği ve Türkiye’nin muhalefeti kuzeye çekerek küçük operasyonlarla oyalaması, ordusu olmayan ve karşısındaki halka rağmen Esed rejiminin yeniden dirilmesine yol açtı. Raporda Esed’e yapılan bu yardımlara, “Esed’i devirmenin bir öncelik olmaktan çıktı” ifadesi ile işaret edilmiş oldu. ABD’nin icad ettiği hedeflerle (DAEŞ, PYD) oyalanan devrimci güçler, böylece Esed rejimi karşısında pasifleştirilmiş oldu.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçlerinin, Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı operasyonunu gerçekleştirdiği anımsatılan raporda, “Bu müdahale, Esed’i devirmenin Ankara açısından bir öncelik olmaktan uzaklaştığını ve önceliğin DAEŞ’i hedef almaya ve PYD/YPG’yi yok etmeye doğru kaydığını gösterdi. Bu yeni strateji doğrultusunda Ankara, Halep’teki muhalefet gruplarına olan desteğini çekme kararı aldı ve bu da Esed rejiminin tekrar kontrolü sağlamasının önünü açtı” denildi.

Türkiye’nin Suriye’deki Üç Hedefi

Türkiye’nin Suriye politikasının şu anda üç hedefinin bulunduğu belirtilen raporda, ilk hedefin Türkiye’ye yönelecek terör tehdidinin ve Türkiye sınırındaki ayrılıkçı gündemin önlenmesi olduğu, ikinci olarak Ankara’nın Suriye ihtilafına kalıcı siyasi bir çözüm bulunmasını hedeflediği, üçüncü olarak da bölgede sağlanacak Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar meselesine bir çözüm bulmayı amaçladığını kaydetti.