Lord Arthur Balfour'a güçlü bir şekilde bağlı olan iki üniversitenin öğrencileri, ‘İsrail'in Gazze'deki katliamlarının protesto etmek amacıyla kampüste kamplar kurdular.

Edinburgh ve Cambridge'deki protestolar, öğrencilerin protesto kampları kurarak üniversitelerin, “İsrail” kurumlarına silah tedarik eden şirketlerle bağlarını koparmasını talep ettiği, dünya çapında büyüyen bir hareketin parçası.

Protestolardaki konuşmacılar, "Edinburgh Üniversitesi'nin ‘İsrail'e bağlı ve Filistin halkına yönelik soykırıma suç ortağı olan şirketlerden tamamen bağlarını koparmasını talep ediyoruz" talebinde bulunuyorlar.

İngiltere başbakanı olarak görev yapan ve 1917'de Yahudilere Filistin'i işgal etmeleri için bir vatan vaadinde bulunan ve kendi ismiyle anılan Balfour Deklarasyonu'nu yayımladığında dışişleri bakanıydı.

Karar, Avrupalı Yahudilerin Britanya Mandası altında Filistin'e kitlesel göçünün yolunu açtı; bu göç, sözde ‘İsrail devletinin’ kurulmasına ve 700.000'den fazla Filistinli Müslümanın evlerinden sürülmesine yol açan 1948 Nakba ile doruğa ulaştı.

Filistin toprakları köy köy işgal edilirken, Filistinliler topraklarını sattı şaiyası ile gasıp Yahudi varlığına masumiyet kazandırılmaya çalışıldı.

Cambridge'deki Trinity College mezunu olan Balfour, daha sonra Cambridge ve Edinburgh Üniversitelerinin rektörü olmuştu.