İkinci Papaz Brunson Vakası: “Kavalayı Serbest Bırakın”
19 Ekim 2021

İkinci Papaz Brunson Vakası: “Kavalayı Serbest Bırakın”

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

ABD önderliğinde 10 ülkenin büyükelçisi, Osman Kavala’nın serbest bırakılması için çağrıda bulunarak, alenen Türkiye’yi aşağılayıp, tıpkı Papaz Brunson davasında olduğu bir müstemlekeye emreden vali edasında direktif gönderdiler. Türkiye’ye ne yapıp, yapamayacağını emreden büyükelçiler hala sınır dışı edilmedi.

Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda büyükelçilikleri tutuklu iş adamı Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması için çağrıda bulundu.

Yapılan ortak açıklamada, “Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden dört yıl geçti. Davanın, farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davaların yaratılması yoluyla sürekli geciktirilmesi, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelemektedir” denilerek alenen aşağılandı.

Daha önce de ABD Eski Başkanı Trump, Türkiye'de tutuklu bulunan Papaz Brunson'ın serbest bıraklıması için tehditler savurmuş ve yaptırım kararları almıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu fakir bu koltukta oturduğu sürece o teröristi alamazsın" çıkışında bulunmuştu. Bir süre sonra Papaz Brunson serbest bırakılmıştı. Trump bir konuşmasında "Onlara bırakın dedim, onlar da bıraktılar. Bu bir mucize" diyerek alenen Türkiye'yi aşağılamıştı.

Büyükelçilerin ortak açıklamasında şu detaylara yer verildi:

Bugün, Osman Kavala'nın tutukluluğunun başlamasının 4. yıl dönümü. Daha önce verilen beraat kararının ardından farklı davaların birleştirilmesi ve yeni davaların açılması yoluyla davasında süregelen gecikmeler, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve Türk yargı sisteminin şeffaflığına gölge düşürüyor.

Kanada, Fransa, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri büyükelçilikleri olarak birlikte, Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri ve iç hukukuyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye'ye çağrıda bulunuyoruz

Gül ve Soylu'dan Cılız Tepki

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, büyükelçiliklerin açıklamasına, "Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, hukuk devletidir. Büyükelçilerin yürüyen bir davada yargıya tavsiye ve telkinde bulunması kabul edilemez. Tavsiye ve telkininiz, hukuk ve demokrasi anlayışınıza gölge düşürmektedir” ifadeleriyle cılız bir tepki gösterdi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ise, "Diplomatlar, kabul edildikleri devletin hukukuna saygıyla mükelleftir. Anayasamıza göre mahkemelerimize tavsiye ve telkinde bulunmak hiçbir büyükelçinin haddi değildir. Hukukun üstünlüğüne gölge düşüren şey de bu had ve hudut bilmezliktir" ifadelerini kullandı. Had bilmez büyükelçiler hala sınır dışı edilmediler.

Büyükelçiler Bakanlığa Çağrıldı

10 ülkenin büyükelçileri, Kavala açıklaması nedeniyle Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı.

Davanın Geçmişi

Gezi olayları ile bağlantısı nedeniyle 18 Ekim 2017'de gözaltına alınan ve 1 Kasım 2017'de tutuklanan Osman Kavala, 4 yıldır cezaevinde bulunuyor.

30. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Parkı olayları nedeniyle yargılandığı davada, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırma", "mala zarar verme", "nitelikli yağma", "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi", "kasten yaralama", "ağırlaştırılmış yaralama" ve "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet" suçlamalarından Kavala'nın 18 Şubat 2020'de beraat ve tahliyesine karar verdi.

Aynı gün 15 Temmuz darbe girişimi davasından hakkında gözaltı kararı çıkarılan Kavala, Silivri Cezaevi'nden çıkmadan "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla tekrar tutuklandı.

Kavala hakkında, daha sonra 9 Mart 2020'de de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen darbe girişimi soruşturması kapsamında da "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", yani "casusluk" suçlamasıyla tutuklama kararı verildi.

Bu süreçte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 10 Aralık 2019 tarihli kararında, Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve AYM'nin bireysel başvurusunu makul sürede incelememesi" gerekçeleriyle hak ihlâli gerçekleştiğini belirterek, Kavala'nın derhal serbest bırakılmasını istedi.

Anayasa Mahkemesi (AYM) 29 Aralık 2020'de Osman Kavala'nın bireysel başvurusunu gündemine aldı ve "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edilmediğine" karar verdi.

2021'de Kavala'nın davası, Gezi Davası ve Çarşı Grubu davaları ile birleştirildi.

"Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçundan 2 yıllık tutukluluk süresini doldurduğu için tahliyesine karar verildi ancak Kavala, "casusluk" suçlaması nedeniyle cezaevinde bulunuyor.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Haziran ayında AİHM'in Osman Kavala ile ilgili kararlarını uygulamaması halinde Türkiye'ye yönelik ihlal prosedürü başlatacağını duyurmuştu.