Ekonomide Çizilen Pembe Tabloda Halkın Payına Düşen Ne?
17 Kasım 2020

Ekonomide Çizilen Pembe Tabloda Halkın Payına Düşen Ne?

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Hazine ve Maliye Bakanlığının 2021 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı. Ekonomideki bozuk gidişatın ve itibarın sarsılması üzerine göreve getirilen yeni kadronun başındaki Lütfi Elvan, uzak hedeflerin olduğu temkinli açıklamalar yapmaya devam ediyor. Bu açıklamalardan yoksul halkın payına düşen ise yeni vergi ve zamlardan başka bir şey olmayacağı yakın bir gerçek. Zengin azınlığın korunup kollandığı batıl kapitalist iktisat nizamında her krizde olduğu gibi dolaylı ve direk vergilerin devreye gireceği, bilinen ve defalarca acımasızca uygulanmış sistemin üretebildiği tek çözüm.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Hazine ve Maliye Bakanlığının 2021 yılı bütçesinin görüşmeleri için düzenlenen toplantıya, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan da katıldı.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, salgına yönelik alınan kısıtlayıcı tedbirlerin ekonomiyi olumsuz etkilediğini belirtirken, "Bu gelişmeler neticesinde yılın ikinci çeyreğinde ekonomi yüzde 9,9 oranında daraldı" açıklamasında bulundu.

Bakan Elvan, “29,4 milyar lira vergi ödemesiyle 40 milyar liralık sosyal güvenlik prim ödemesini erteledik. Tüketim, yatırım ve ihracattaki toparlanma eğiliminin büyümeyi pozitif etkilemesini, 2020 yılında büyümenin yüzde 0,3 olmasını bekliyoruz” bilgisini paylaştı.

Hedeflerini sıralayan Elvan “Yerli ve uluslararası girişimciler için yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda yapısal reformları hayata geçireceğiz. İç talepteki toparlanma ve dış talebin normal seviyelere yansıması ve ihracatı destekleyen büyüme tercihimiz ile 2022 ve 2023 yıllarında istikrarlı bir büyüme dönemine gireceğiz” diyerek pembe bir tablo çizdi.

2020 yılında işsizlik oranının yüzde 13,8 olarak gerçekleşmesini tahmin ettiklerini açıklayan Elvan, “Şeffaf, öngörülebilir ve istikrarlı bir biçimde uygulayacağımız ekonomi politikalarıyla ülke risk priminin azaltılmasını sağlayacağız. Girişim Sermayesi Fonlarına doğrudan kaynak aktarımı ile 2023 sonuna kadar 2 milyar lira tutarında kaynak taahhüdünde bulunmayı hedefliyoruz” öngörüsünde bulundu.

Ekonomik Krizler ve Türkiye

Kurulduğundan beri ekonomik krizlerle boğuşan Türkiye’de, en son 2001 krizinde yaşanan ciddi sarsıntıda TL büyük değer kaybetmişti. Her krizde olduğu gibi fatura, zam ve vergilerle yoksul halkın sırtına yüklendi. Faiz, döviz ve borsa üçgeni arasına sıkışmış kapitalist iktisat nizamı ile yoluna ağır aksak devam eden Türkiye’de halk, AK Parti iktidarı döneminde de yoksullaştı. Halk yoksullaşırken, yine belli bir kısım azınlık zenginleşmeye ve krizden beslenip büyümeye devam etti. Üretim yerine, araç geçiş garantili uçuk anlaşmalarla yaptırılan köprü ve otoyollar, yüksek kiralı şehir hastaneleriyle hazineye nihayetinde halkın sırtına ciddi bir yük daha eklenmiş oldu.

Dolar tüm dünyada değer kaybederken, zayıf ekonomik yapısı nedeniyle Türkiye’de rekorlar kırdı. Ekonominin başındaki kadronun günlük açıkladığı pembe tablolara rağmen piyasalarda kaybolan güven ve itibar neticesinde olumsuz tablo değişmedi. Bunun üzerine bir operasyon ile Merkez Bankası Başkanı ve Maliye Bakanı değiştirilerek yeni kadro kuruldu. İlk günlerde bu değişimi piyasalar olumlu karşılasa da gelecek yeni kararların durumuna göre hareket edeceği öngörülüyor. Piyasalarda yeni kadrodan faizleri yükseltme beklentisi doğmuş durumda. Para sahipleri yükseltilecek faiz ile TL’ye dönebileceğini bu tepkilerle beyan ediyor. Döviz yerine faizin yükselmesi ile yoksul halkın hanesinde bir değişiklik olmayacağı biliniyor. Parayı elinde bulunduran azınlık piyasaları belirlerken, onların dövizden ya da faizden elde edeceği gelir ise dolaylı ya da direk vergilerle halkın sırtına yüklenmeye devam edecek.