“Dörtlü Zirve” Mültecilere Esed’i Dayatacak
08 Kasım 2019

“Dörtlü Zirve” Mültecilere Esed’i Dayatacak

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Avrupa ve Türkiye’nin maddi sorun olarak gördüğü ve sürekli “kapıları açarız” diyerek tehdit aracı yapılan mazlum Suriyeli mültecilerin geri gönderilmesine dönük çalışmaların görüşüleceği dörtlü zirve 3-4 Aralık’ta Londra’da gerçekleştirilecek. Esed rejiminin zulümleri ve katliamları nedeniyle başlayan devrimin 9 yılında, sözde mültecilerin sorunlarını konuşan devletler yine Esed zulmünü dayatmak için bir araya gelecek.

Avrupa’nın önde gelen ülkeleri ve Türkiye, mültecileri başından savmak ve gerekli pazarlıkları yapmak için Londra’da buluşacak. Sözde gönül rızasıyla mültecileri memleketlerine gönderilmesi için başlatılan çalışmanın samimi olmadığı, Esed rejiminin hedefe koyulmaması sebebiyle ortaya çıkıyor. Yine halkı zorba rejimin kucağına atma, mazlumları celladına teslim etme planı adım adım işliyor. Bilindiği üzere Esed rejimi Suriye’ye geri dönenlere cezaevlerinde işkence uygulamaya devam ediyor.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye, Almanya, Fransa ve İngiltere dörtlü zirvesinin, Londra'da 3-4 Aralık'taki NATO Zirvesi marjında yapılmasında mutabık kalındığını açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın başkanlığındaki heyet, Mabeyn Köşkünde Almanya, Fransa ve İngiltere (E3) heyetleri ile NATO Zirvesi'nde liderler seviyesinde yapılacak dörtlü görüşme öncesi ön toplantı gerçekleştirdi.

Kalın, düzenlediği basın toplantısında Almanya, Fransa ve İngiltere liderlerinin temsilcileriyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın NATO Zirvesi marjında yapacağı dörtlü zirvenin gündeminin ele alındığını, NATO Zirvesi'nde ele alınacak konuların, Suriye bağlamında izlenecek adımların değerlendirildiğini anlattı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra Suriye'deki süreci ele almak için daveti olduğunu hatırlatan Kalın, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanımız da alternatif yer olarak bu toplantının, İstanbul'da yahut Şanlıurfa'da yahut Gaziantep'te yapılmasının daha isabetli olacağını söylemişti. Biz hala bu görüşteyiz çünkü Suriye meselesi, mülteciler meselesi Türkiye'nin içinde yanı başında yaşanan bir hadise. Bunun doğru adresinin de burası olduğu kanaatindeyiz, ama çeşitli gerekçelerle toplantının NATO Zirvesi'ne kadar yapılamayacağı anlaşıldı. Bunun üzerine Londra'da 3-4 Aralık'ta yapılacak olan NATO Zirvesi marjında bu dörtlü zirvenin yapılmasında mutabık kalındı. Biz de bugün toplantının gündemini ele aldık. Özellikle Barış Pınarı Harekatı'nın sunduğu fırsatlar, mültecilerin geri dönüşü, güvenli bölgenin kurulması ve bundan sonraki siyasi süreçle ilgili neler yapılabileceği konusunu detaylı bir şekilde ele aldık."

Barış Pınarı Harekatı'nın Hedefi

“Barış Pınarı Harekatı”nın her ne kadar terörle mücadele ve mültecilerin gönül rızasıyla dönüşünün hedeflenerek başlatıldığı söylense de, yine Esed rejiminin YPG’nin planlı geri çekilişiyle hedeflenen bölgelere yerleştiği ve örgütün Esed rejimine entegrasyonunu başlattığı görüldü. Esed rejimi sahada güç kazanıp ilerlerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da "Münbiç'e rejimin girmesi benim için çok çok olumsuz değil" diyerek Esed’e yeşil ışık yakmıştı. Bu operasyonlar sonucu yine 9 yıl önce olduğu gibi zorba rejimin hakimiyetine geri dönülmüş oldu. Esed rejimi ayaktayken Suriye halkının geri dönmeyeceği bilindiği halde mültecilerin dönüşü için başlatılan bu hamle, zorunlu göçe hazırlık yapıldığına dair şüpheleri kuvvetlendiriyor.

Kalın, başlangıçta 480 km’lik bölgeyi kapsayan daha sonra ABD’nin müdahalesiyle 120 km’lik bir bölgede sıkışıp kalan operasyonla alakalı olarak, Barış Pınarı Harekatı'nın Tel Abyad ve Resulayn bölgesinden başlamak üzere Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye-Suriye sınırında 30 kilometre derinlikte bir güvenli bölgenin kurulmasına imkan sağladığını, bunun da mültecilerin geri dönüşüyle ilgili olumlu bir zemin oluşturduğunu söyledi.

"Türkiye sınırının terör unsurlarından temizlenmesi*"* ve "mültecilerin güvenli, gönüllü ve onurlu şekilde geri dönüşünü sağlayacak zemini oluşturmak" diye harekatın 2 temel hedefini ortaya koyan Kalın, şöyle devam etti:

"Bu hedeflere büyük oranda ulaştık, ulaşmaya da devam ediyoruz. Sahada durum hassasiyetini korumaya devam ediyor. Bununla da ilgili tedbirlerimizi aldık, bunu da müttefiklerimizle paylaştık. Daha geniş bir zaviyeden bakıldığı zaman Suriye'deki büyük fotoğrafı da gözardı etmemek gerekiyor. Bundan sonraki siyasi sürecin nasıl işleyeceği, bugün konuştuğumuz bu sıcak konularla ilgili de önemli ipuçları ihtiva ediyor. Özellikle anayasa komitesinin çalışmalarını tamamlaması ve Suriye'yi yeni, demokratik, kuşatıcı, şeffaf, meşruiyeti olan bir yönetime kavuşturacak adımların atılması son derece önemli. Suriye'de bütün bu süreci sonlandıracak seçimlerin yapılması Suriye halkının özgürce iradesini sandıkta yansıtması konusu. Bu iki başlığı da detaylı bir şekilde ele alma imkanımız oldu."

Kalın, mültecilerin geri dönüşüyle ilgili olarak BM Mülteciler Komiserliğinin yapacağı çalışmanın önem arz ettiğine ifade ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'i kabulünde, Guterres'in konuya destek vereceğini ifade ettiğini aktardı.

Bu konuda detay çalışma yapıldığına değinen Kalın, "Özellikle bizim kontrolümüz altında olan bölgelere mültecilerin geri dönüşüyle ilgili BM çatısı altında neler yapabiliriz. Avrupalı ülkeler de bu sürece nasıl katkı verebilecekleri şu anda inceliyorlar, araştırıyorlar. Bazı düşünceleri var, onları da bugün toplantıda ele aldık. Biz de kendilerine hem mültecilerin geri dönüşü hem de bundan sonraki siyasi sürecin nasıl ilerleyeceğine dair kafalarında ne tür öneriler olduğunu sorduk, bunları değerlendirdik" bilgilerini kamuoyuyla paylaştı.