Araştırmacı-yazar Abdullah İmamoğlu Köklüdeğişim'de Bir Konferans Verdi
20 Aralık 2012

Araştırmacı-yazar Abdullah İmamoğlu Köklüdeğişim'de Bir Konferans Verdi

KöklüDeğişim, ‘İslam’ın yeniden hayata hâkimiyeti yeniden mümkün mü?’ konulu konferansa ev sahipliği yaptı

KöklüDeğişim Dergisi’nin Ankara’daki merkezinde, Araştırmacı-Yazar Abdullah İmamoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı “İslam'ın Yeryüzüne Yeniden Hâkimiyeti Mümkün Mü?” konulu bir konferans gerçekleştirildi.

RadyoDeğişim ve Değişim Tv’nin internet adreslerinden de canlı olarak yayınlanan konferansa katılım yoğundu.

Hüseyin Zincirkıran’ın Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Ahmet Sivren’in takdimi ile KöklüDeğişim Dergisi Yazarı Abdullah İmamoğlu konuşmasına başladı.

Müslümanların içler acısı bugünkü hallerine değinen İmamoğlu, Müslümanların vakıasını resmettikten sonra "İslam’ın Hayata Hakimiyeti" mevzuuna giriş yaptı. İslam’ın hakimiyeti meselesinin kavranabilmesi için iki meselenin anlaşılması gerektiğini dile getiren Yazar, bu iki hususa şu başlıklar altında değindi:

1.) Şeriatın Hayatımızdaki Konumu, 2.) İslam’ın Gönderiliş Gayesi.

Şeriat’ın Hayatımızdaki Konumu'nu izah ederken de, insanın varlığının gayesine yani kulluğa değinen İmamoğlu, konuşmasının devamında “Allah’a kulluk nasıl yapılmalıdır?” sorusunu gündemine alarak Laiklik mevzuunu da kapsayan bir mahiyette “kulluk” mefhumunun içeriğini zihinlerde netleştirdi.

“Bugün İslam’ın maalesef bir “anma dini” haline getirildiğini”, ifade eden Yazar, Laikliğe taban tabana zıt olan *“Lailahe İllAllah Muhammedun Rasulullah”*ın Tevhid akidesinin temelini oluşturduğunu belirtti. Tevhid bağlamında “ilah” mefhumunun anlaşılması suretiyle kulluk bilincinin yerine oturacağını, Müşriklerin ve kafirlerin neden bu Kelime-i Tevhid’e karşı bu kadar tepkili olduklarının daha net anlaşılacağını ortaya koyduktan sonra, İslam’ın Hayata Hakimiyeti bağlamında zikrettiği ikinci meseleye, İslam’ın Gönderiliş Gayesi'ne geçti.

İslam’ın Gönderiliş Gayesi meselesinde de Müslümanların idrak sorununun olduğunu ifade eden Yazar, günümüz Müslümanlarıyla Allah’ın hükümleri hakkında serdettiği,“Allah bizden razı olmaz, zira Allah’ın hükümleri bir vadide, biz başka bir vadideyiz.” cümlesiyle durumun vahametini ortaya koydu:

Allah’ın hükmünün tatbikindeki tavizlerin Müslümanları sorumlu kılacağını sözlerine ekleyen İmamoğlu, “Müslümanlar bugün hastadır. Kur’an şifadır/reçetedir. Fakat şifa bulmak için bu reçetenin uygulanması gerekmektedir. Ama bugün Müslümanlar maalesef bu ilacı kullanmamaktadırlar” örneklemesiyle İslam’ın şifa olabilmesi, Ümmeti kalkındırabilmesi için tatbikinin zorunlu olduğuna dikkatleri çekti.

“Peki, bu reçete hayata nasıl uygulanacak, Kur’an bize nasıl şifa olacak?” sorgulamasına, Allah’ın bu dini insanlığa tatbik edilsin için gönderdiği tespiti ile cevaplandıran Yazar, meselenin, bu tatbikin nasıl yerine getirileceğinde düğümlendiğini söyledi.

"İslam'ın yeryüzüne yeniden hakimiyeti mümkün mü?" sorusunun, metod bağlamındaki tespitlerinin ardından meselenin şer’î delillerini ortaya koyan İmamoğlu, Allah Rasulü’nün dünden, bugünün Müslümanlarına bir müjde içeren şu hadisi ve öncesinde yaptığı kısa bir dua ile konuşmasına son verdi:

تكون النبوة فيكم ما شاء الله أن تكون ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعها ثم تكون خلافة على منهاج النبوة فتكون ما شاء الله أن تكون ثم يرفعها إذا شاء الله أن يرفعها ثم تكون ملكا عاضا فيكون ما شاء الله أن يكون ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعها ثم تكون ملكا جبرية فتكون ما شاء الله أن تكون ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعها ثم تكون خلافة على منهاج النبوة ثم سكت

"Allah'ın olmasını dilediği sürece aranızda Nübüvvet olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği sürece olacak, sonra Allah onu kaldırmayı dilediğinde kaldıracaktır. Sonra Isırıcı Meliklik olacaktır. Böylece Allah olmasını dilediği sürece olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde kaldıracaktır. Sonra Zorba Diktatörlük olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği sürece olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra da Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır...” Sonra sükût etti." [İmâm Ahmed rivâyet etti.]

Zaman zaman duygulu, zaman zaman coşkulu seyreden doyurucu bir konuşmanın ardından, soru-cevap ve hasbihal için kitap-cafe bölümüne geçildi. Katılımcıların sorularının cevaplanması ve hasbihalin ardından Program sona erdi.