Kadınları Kurtarın!
10 Ocak 2017

Kadınları Kurtarın!

Her yönü ile çamurdan bir bataklık olan, insanlığın orada kurtulacağını, kendisini huzur ve refah içinde yaşayacağını sandığı, her yeni bir çırpınışta ise bir adım daha batarak, içine düştüğü bu çamurdan kurtulmak ümidiyle sağlam bir ağaç dalı gibi tutunduğu kapitalist sistem ve ondan olan demokrasi o insanlığı kurtaramamıştır. Aksine her tutunduğunda o dalın elinde kırıldığını gören bu ümmeti, o bataklıktan çıkarıp gerçek bir kurtuluşa ulaştırana kadar söylem ve eylemlerimizden vazgeçmeyeceğiz.

Bu yüzden de gerekirse aynı konuları tekrar tekrar ele alıp ümmetin dikkatini çekmek, toplumda bir kamuoyu oluşturmak adına, bakışlarını Kuran ve Sünnet'e çevirene dek bu haklı mücadelemizi sürdüreceğiz. Bunun için, Köklü Değişim Medya olarak elimizden gelen her imkânı da kullanacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.

Evet, kadın olmamız hasebiyle kapitalizmin boyunduruğu altında ezilen, itilip kalkılan, reklam pazarında cinsel bir obje olarak kullanılan, sokakta yürürken tecavüze uğrayan ve en kötüsü ise onuru satılan kadınlar… Ve dahası; toplum içinde her türlü izzet ve şerefini kaybeden ve en büyük hasarı alan kadınlar…

Deyim yerinde ise ahlaksızlığın tavan yaptığı bu çağda, her gün yeni bir utancın yaşandığı bu ülkede, kadına verilen hak ve hürriyetler kadınların sorunlarına çözüm olmaktan aciz kalmıştır. Nitekim aciz olan insan ve yine onun ürünü olan kapitalizm de çözüm noktasında aciz kalmaktadır.

İktisadi olarak ta sadece bireyin hak ve hürriyetini garanti altına alan bu bozuk nizamda ‘vergisi ödenen her kazanç kutsaldır’ anlayışı ve bu kazancın hangi yollarla olursa olsun vergisi ödendiği müddetçe yasal zeminde meşru bir kazanç şeklini alması ise bu sapkınlığa ayrı bir ivme kazandırmıştır.

Zira bu kapitalist devletin yöneticisinin Müslüman olması, toplumun kalkınması adına hiçbir ilerleme sağlayamamış, aksine hem yönetim şekli olan demokrasi fazlasıyla güçlenmiş hem de demokrasinin nimetleri sayesinde bu ahlaki çöküşün önü alınamamıştır! Haliyle halkın üzerinde otorite olarak uygulanan bu nizamdan Müslümanlar etkilendi. Sonrasında para kazanmak ve her türlü harama başvurmaktan sakınmaz bir hale geldiler.

Son 10 yılda fuhşun %220 kat artması, kadınların sadece para kazanmak için böyle bir yola başvurmaları, hatta Ankara Ticaret odasının 2014 yılında yayınladığı bir raporda, ahlaksız olan bu işten kazanacakları yüklü miktar para için 60 bin kadının başvurup kuyruğa girdiği şeklindeki somut bilgi, sanırım durumun vahametini göstermektedir.

Ayrıca AKP döneminde zinanın suç olarak kaldırılması bu ahlaksızlığın büyük bir hızla çoğalmasına katkı sağlamış, 2014 yılında fuhşu kendilerine meslek edinen kadınların sayısı 100 bin’e ulaşmıştır. Halkı Müslüman bir ülke olarak ne yazıktır ki bu olayda dünyada ön sıralardayız. 2017 yılına geldiğimizde ise bu sayının ne kadar olacağı konusunda endişelenmemiz gerektiğini siz okuyucularımızın takdirine bırakıyorum…

Peki, Biz nasıl bu hale geldik?

Bize ne oldu da, Müslüman bir toplum olarak kendimizi bu kadar kaybettik?

Biz, ne zaman ki; yüzümüzü batıya çevirip, onun kokuşmuş olan sözde çağdaş ve modern olarak icat ettiği kapitalist fikri benimseyip İslam ideolojisinden vazgeçtik, işte o zaman sahih mefhumlarımızı birer birer kaybettik. Ne acı ki en son gelinen nokta ise imanından başka nerdeyse kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan insanımız, hala ondan medet ummakta ve hala demokrasi çerçevesinde çözüm arama peşindedir. Yap-boz haline getirdiği ve kendi kafasına göre yeni yasalarla çözüm üretmeye çalıştığını unutmaktadır… Yanılmaktadır!

Oysaki yama yapacak hali kalmamış, her an yeni bir yerden sökülerek açık verecek olan bu bohçadan vazgeçmelerinin vakti çoktan gelmiştir.

Ey Yöneticiler!

Sizlerde görüyorsunuz ki ‘demokrasiniz’ bir deve misaline benzemektedir. Deveye sormuşlar ’’Neden boynun eğri?’’ Deve: ‘’Nerem doğru ki?’’ demiş. Artık tutunacak bir yanı kalmayan, adeta komalı bir hasta halini alan bu demokrasiyi korumaktan, onun bekçiliğini yapmaktan vazgeçin!

Unutmayın ki; toplumdan en çok mesul olan, o toplumun yöneticileridir. Ve bu konuda ilk hesaba çekilecek olan, yine sizlersiniz. Sadece Allah’ın hâkim olduğu, hiçbir torpilin söz konusu olmayacağı o yüzleşme günü gelmeden, bu samimi çağrımıza kulak verin.

Yönünüzü İslam ideolojisine çevirin ve karşılaşacağınız sorunları Kur’an ve Sünnet çerçevesinde çözün.

Bu toplumu ve toplumdan bir parça olan kadınları izzet ve şerefine kavuşturacak Hilafet ile yönetin.

Hem kendinizi hem de ümmeti kurtarın. Unutmayın ki, gerçek kurtuluş ancak ve ancak hem akide hem de nizam olarak uygulanacak ve yaşanacak İslam ideolojisidir.

"Ey iman edenler, Allah'tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa öylece korkup-sakının ve siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin. Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizde ki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar" (Ali İmran-102.103)