Köklü Değişim Medya

Van’da dört Hizb-ut Tahrir üyesi hakkında daha önce verilmiş olan karar bozuldu ve haklarında yeniden yargılanma kararı verildi.

2018 yılı Ramazan bayramı arifesinde tutuklanan Zekeriya Yıldızbaş ve Ocak 2019’da tutuklanan Ömer Çetin, Van 1. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz neticesinde dün tahliye edildi. İlgili dosyaya verilen yeniden yargılanma kararı ile hükümlüler tahliye edilmiş, aranmaları bulunan Okan Öztürkçü ve Hanifi Ergin’in de aranması kaldırılmış oldu.

Hükümlülerin avukatı Mustafa Kocamanbaş sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla bu tahliyeyi şu şekilde duyurdu:

Van'da Hizbut Tahrir üyeliğinden mahkum edilmiş 4 müvekkil adına yapmış olduğumuz yeniden yargılanma başvurusu kabul edilmiş ve şahıslar tahliye edilmiştir. Darısı diğer mağdurların başına.

— AvMustafa KOCAMANBAŞ (@av_kocamanbas)

AYM’nin Yılmaz Çelik ve diğer iki Hizb-ut Tahrir üyesi başvurucu hakkında vermiş olduğu yeniden yargılanma kararlarının yerel mahkemelerce de haklarında hüküm verilmiş diğer Hizb-ut Tahrir üyeleri için de emsal olarak görülmesi neticesinde gelen bu tahliyeler olumlu bir gelişme olarak görülse de AYM kararını hâlâ görmezden gelen mahkemelerin olması da oldukça düşündürücü. Halbuki gerek cezaevlerinde bulunan diğer Hizb-ut Tahrir üyelerinin ve gerekse de durumları benzeşen diğer İslâmi davet çalışmalarından dolayı yargı zulmüne maruz bırakılmış diğer Müslümanların bir an evvel serbest bırakılmaları ve yeniden yargılanma haklarının kendilerine iade edilmesi gerekmektedir.

AYM Hizb-ut Tahrir Hakkında Kararını Hangi Gerekçelerle Vermişti?

AYM’NİN GEREKÇELİ KARARINDA ÇARPICI TESPİTLER VAR

Anayasa Mahkemesi başvurucu Yılmaz Çelik -ve ayrı ayrı verdiği diğer iki Hizb-ut Tahrir üyesi- hakkındaki kararında; derece mahkemelerinin kararlarında Hizb-ut Tahrir’in bir “terör örgütü” olarak kabul edilmesine ilişkin olarak yeterli bir değerlendirme yapılmadığını ve bu mahkemelerin bazı şablon cümlelerin tekrarı görünümünde olan kararlarını hangi temele dayandırdıklarını yeterince açık olarak belirtmediklerini tespit etmiştir.

AYM: DERECE MAHKEMELERİ VE YARGITAY HİÇBİR GEREKÇE ORTAYA KOYMAMIŞTIR

Anayasa Mahkemesi ilave olarak derece mahkemelerinin ve Yargıtay’ın Hizb-ut Tahrir örgütünün bir terör örgütü olup olmadığına yönelik hiç değilse bir kere değerlendirmede bulunması, gerekçelerini başvurucunun temel iddiaları ile Mahkemelerin resen tespit edecekleri ve yargılamanın doğasının gerektirdiği sorulara cevap verebilecek nitelikte hazırlaması gerekirken bunu yapmadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Mahkeme bu gerekçeyle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. İlk derece mahkemesinin, başvurucunun mahkûmiyetine ilişkin kararın gerekçesi ile Yargıtay ilamı incelendiğinde Hizb-ut Tahrir'in bir terör örgütü olarak kabul edilmesine ilişkin olarak yeterli bir değerlendirme yapılmadığı, gerekçelerin başvurucunun temel iddialarını karşılamadığı, mevcut başvuruda da anılan Yılmaz Çelik kararından ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

ANAYASA MAHKEMESİ: HİZB-UT TAHRİR “TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL”

Anayasa Mahkemesi yukarıda belirtilen söz konusu Yılmaz Çelik kararında, Hizb-ut Tahrir örgütünün silahlı bir örgüt olmadığını, dünyanın hiçbir yerinde herhangi bir şiddet eylemi gerçekleştirmediğini, cebir, şiddet veya baskı yöntemini benimsemediğini belirtmişti.

Hizb-ut Tahrir örgütünün amacının İslam coğrafyasında hilafetin tekrar tesisini sağlamak olduğunu öne süren Yılmaz Çelik’in, düşüncelerini şiddete başvurmadan ve bilhassa basın yolu ile yaymaya çalıştıklarını ifade ederek hakkında yürütülen suçlamalar ile ilgili hak ihlali karı vermişti.

İlgili AYM kararı için bkz.: https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2014/13117?BasvuruNoYil=2014&BasvuruNoSayi=13117