Suç İşleyen ‘Göç Müdürlüğü’ne Teslim Edilecek: “Mültecilere Saldırılar Nasıl Çözülecek?”
08 Temmuz 2019

Suç İşleyen ‘Göç Müdürlüğü’ne Teslim Edilecek: “Mültecilere Saldırılar Nasıl Çözülecek?”

Ajanslar-Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

İstanbul Emniyeti, tüm birimlerine gönderdiği talimatta “Suçun niteliğine bakılmaksızın kamu düzen ve güvenliği ile toplumun huzur ve sükûnunu bozucu olaylara karışanların İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim edilmelerini” istedi.

Özellikle İstanbul’da son dönemlerde artan provokasyon, saldırı, şiddet ve gerilim haberlerinin ardından İstanbul Emniyeti’nden dikkat çekici bir hamle geldi.

İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Erden Bursalı imzasıyla tüm birimlere gönderilen yazıda, İstanbul genelinde suça karışan Suriyelilerin durumu hakkında talimat verildi.

Talimatta, “Geçici Koruma Kapsamındaki” Suriyeli yabancıların suçun niteliğine bakılmaksızın kamu düzen ve güvenliği ile toplumun huzur ve sükûnunu bozucu olaylara karışanlar hakkında, emniyet birimlerinde gerekli işlemlerin yapılmasının ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim edilmeleri bildirildi.

Talimatta şu ifadelere yer verildi: “Suçun niteliğine bakılmaksızın kimlik sahibi olsa daha adli, dar ve kabahatlerden işlem yapılan ‘Geçici Koruma Kapsamındaki’ Suriyeliler hakkında kamu düzen ve güvenliği ile toplumun huzur ve sükûnunu bozucu olaylara karışan şahıslar serbest bırakılmayarak dosyaların mesai saatler içerisinde Yabancılar Şube Müdürlüğü’ne teslim edilmesi şahıslar ile ilgili İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün değerlendirilmesinin beklenilmesi gerekmektedir.”

Mültecilere Saldırılar Nasıl Çözülecek?

Uzmanlar bu genelgenin yaratacağı tehlikelere de dikkat çekiyor. Özellikle İstanbul’da son dönemlerde artan mültecilere yönelik provokasyon ve saldırılarda genelgenin yanlış uygulanmasıyla yeni sorunlara yol açabileceğine vurgu yapılıyor. Ayrıca mültecilerin sorunların çözümü için bürokratik anlamda ciddi bir adım atılmadığı, 8 yılı aşkın süredir milyonlarca mültecinin barındığı Türkiye’de bu sorun için bir Bakanlık ya da özel bir birim bile kurulmadığının altı çiziliyor.

Mültecilerin rehabilitasyonu ve entegrasyonu konularında ciddi bir çalışmanın olmamasının da sorunların büyümesine ve çözümlerinin de ağırlaşmasına neden olduğu da kaydediliyor.

Suriyeli Muhacirlere Yönelik Irkçı Saldırılar: “Hamile Emani’ye Saldırı Unutulmadı!”

Geçtiğimiz yıllarda vahşice katledilen Emani ailesinin yaşadığı dram, Sakarya’da iki Türkiyeli vatandaş tarafından tecavüze uğradıktan sonra katledilen Mefta Emani ve 10 aylık bebeğinin uğradığı zulüm unutulmadı. Vahşice işlenen bu suçtan dolayı bütün Türk halkı sorumlu olmadığı gibi, Suriyeliler üzerinden yapılan “Suriyeliler geldi hırsızlıklar arttı, taciz vakaları arttı” söylemleri de gerçekçi değildir. Bir takım kişilerin yaptıkları, tümden Suriye muhacirlerine mal edilemez.

Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin farklı şehirlerinde mazlum Suriye muhacirlerine yönelik provokasyon ve saldırılara yönelik de acil çözüm önerileri geliştirilmeli ve ivedilikle uygulamaya geçilmelidir.

Hizb-ut Tahrir Türkiye: “Suriyeli Müslümanlara Yönelik Linç Kampanyası Kabul Edilemez!

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu, İstanbul’da yaşanan provokasyona yönelik “Suriyeli Müslümanlara Yönelik Linç Kampanyası Kabul Edilemez!” başlıklı bir basın açıklaması yayımladı.

Basın açıklamasında; “İstanbul başta olmak üzere, Türkiye’nin bazı şehirlerinde son dönemde taciz olayları çokça gündeme gelmekte, genel olarak Suriyeli düşmanı bir provokasyona dönüşmektedir. Milliyetçi ve laik zihniyetli politikacılar ise yaptıkları paylaşım ve açıklamalarıyla bu fitneyi adeta körüklemektedir. Suçun şahsiliği ilkesini hiçe sayarak bir bütün olarak muhacirleri sorumlu tutmaktadırlar. Bu zihniyet ayrıca Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin müsebbibi olarak yine Suriyelileri görmektedir. İslam’ın bizlere öğrettiği Ensar-Muhacir kardeşliğinden nasiplenmemiş bu zihniyet ve temsilcilerinin dilinde nefret söylemleri hiç eksik olmamaktadır. Bunlar asıl sorunun Suriyeli muhacir Müslümanlar olmadığını, onlar Türkiye’ye gelmeden önce de bu tür menfur taciz ve tecavüz olaylarının yaşandığını çok iyi biliyorlar.”

“Gerçek şu ki hükümetin Amerikan politikalarına entegre Suriye politikası tam anlamıyla bir fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Suriye’den gelen göç dalgasının nedenleri ve sonuçları, bir Müslümana yaraşır şekilde yönetilememiştir. Türkiye toplumu İslami değerlerden ve İslam kardeşliğinden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Her millette suçlular vardır, var olacaktır, fakat bir kişinin suçunun bir aileye, topluluğa veya millete kesilmesi, asla insaf, adalet ve hakkaniyet mefhumlarıyla bağdaşmaz. İslam ile yönetimi terk edenler, kararmaya yüz tutan kalpleriyle maalesef insaftan ve insanlıktan da peyderpey uzaklaşmaya mahkûmdur. Uygulanan küfür nizamları yüzünden toplum da, bozulma ve yozlaşma hakim, haramlar ve sapkınlıklar yaygın hale geldiği bir bataklığa dönüşmüştür zaten. İşte laik düzen ve fasit rejim değişince her şey kökten değişecektir, inşaAllah” ifadelerine yer verildi.