Şeyh Said Efendi ve Arkadaşlarını, Şehadetlerinin 97. Yılında Rahmetle Anıyoruz
28 Haziran 2022

Şeyh Said Efendi ve Arkadaşlarını, Şehadetlerinin 97. Yılında Rahmetle Anıyoruz

Köklü Değişim

9 Haziran 1925’te Hilafet hile kaldırıldıktan bir yıl sonra 46 arkadaşı ile birlikte İstiklal Mahkemeleri kararlarıyla şehid edilen Şeyh Said Efendi ve arkadaşlarını, şehadetlerinin 97. yılında rahmetle anıyoruz.

Muvahhid ve mücahid kişiliği ile ulemaya ders veren Şeyh Said, İmam (Halife) kalkandır, ümmet onun arkasında savaşır ve onunla korunur.” hadisi ve yine yöneticinin İslam’dan vazgeçip küfür ile hükmettiği zaman ona itaat yoktur emrine binaen başlatmış olduğu kıyam, bazı çevreler tarafından farklı yönlere çekilmek ve karalanmak istese de Şeyh Said, İslam Şeriatının kendisi ile uygulandığı Hilafet için kıyama kalkmıştır.

Yayınladığı bir bildirisinde şöyle diyordu: “Halife sizi bekliyor. Hilafetsiz Müslümanlık olmaz. Şiarınız dindir, şeriat isteyiniz.”

Osmanlı devletinin son dönemlerinde, İslam ve Müslümanların ezeli düşmanı olan Kâfir Batı, Müslümanlardan bir kısım insanları kandırarak yanına çekip, hainler ile birlikte İslam devletini yıkıp yerine seküler bir zemin üzerinde Cumhuriyeti ilan etmişlerdi. Hemen ardından Hilafeti kaldırarak, yönetimde İslam’ın ahkamından vazgeçip, yerine batının fasit ve küfri nizamları ile Müslümanlara tahakküm etmeye başladılar. Batı hayranı kadroların bu uygulamalarına karşın İslam beldelerinde irili ufaklı birçok kıyam hareketi başladı.

Hilafetin kaldırılması ile memleketteki İslam âlimleri, süreci kaygı ile izleyip ve yeni yönetimin İslam’a olan düşmanlığını fark ederek bir hal çaresini düşündüler. Dönemin ileri gelen İslam âlimlerinden olan Şeyh Said Efendi de cumhuriyetin kuruluş ve Hilafetin kaldırılması sürecini takip etmiş, sürecin İslam ve Müslümanlar aleyhine ilerlediğini görmüştür. Yaşadığı bölgedeki âlimler ile bir araya gelmiş ve birçok istişarede bulunmuştur. Bu istişareler için yaptığı seyahati daha bitmemiş iken, ileride gerçekleştirmek istediği kıyamın hazırlıkları içinde iken, bir provokasyon sonucu kıyam erkenden patlak vermiştir.

Hükümet, söz konusu bu kıyamı diğer Müslümanlardan destek bulmaması için, iç kamuoyuna Kürtçü bir hareket olarak, hatta yabancı devletler ile işbirliği içinde olup, bir Ermeni devleti kurma iddiası ile karalarken, dış dünyaya da bu hareketi dinci bir hareket olarak propaganda ettirmiş ve askeri yardım istemiştir.

Darağacına doğru giderken söylediği son sözler aslında herşeyi özetliyordu: “Eğer Allah ve Din için kavga vermişsem, basit dallarda asılmaktan perva etmem.

Şeyh Said Efendi’nin davası da yolu da küfürden uzak sadece İslam idi ve Şeyh şöyle haykırıyordu; “Hayır! Andolsun Allah'a ki, yalnız ben ve elimdeki asa bile kalsa bâtılın karşısına çıkıp kıyam edeceğim. Şehid olana kadar da mücadelemden de asla dönmeyeceğim.”

Şeyh Said, İslam akidesine inanan ve bu akideden doğan şeriata inanıp teslim olan bir âlim, bir mücahit, bir önder ve feraset sahibi mümtaz bir şahsiyettir. Mevcut vakıa karşısında İslam Şeriatı gereğince ne yapması gerektiğini bilen ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek güzel bir miras bırakmıştır.

Kıyam kanlı bir şekilde bastırılıp, öncüleri hukuksuz İstiklal Mahkemeleri tarafından yargılanıp, idam edildikten sonra, çıkarılan yasalar ile devlet, genel anlamda ülkede terör estirmiş ve özel olarak Kürtlere yönelik çok acımasız uygulamalara girişmiştir. Toplu katliamlar, hapsetmeler, sürgünler ve her türlü asimilasyon yöntemleri devreye konulmuştur. Uygulanan bu zulümler, son 40 yılımızı kendisi ile geçirdiğimiz bu kirli savaşın da doğmasına sebebiyet vermiştir. 1300 yıl omuz omuza kardeş olarak yaşayıp tek bir ümmet olan Türk, Kürt, Arap birbirine milliyetçilik fitnesi ile düşman edildi.

İslam’ı savunan mümtaz şahsiyetlere en şedid yüzünü gösteren batıl ideoloji, Marksist terör örgütlerinin kapitalist batılı devletler tarafından palazlandırılmasına yıllarca göz yummuştu ve hala yumuluyor. Kürtler, izzet ve şerefi buldukları İslam’a ve Hilafete sarılmasınlar da neye sarılırsa sarılsınlar siyaseti, bugünkü konjonktürün gelişmesini sağlayan ve bölgeyi çözümsüzlüğe kanalize eden en büyük etken olmuştur. Yıllarca İslam ve eşsiz nizamıyla irtica denerek mücadele edilmiş, Müslümanlar baskı ve tehdit ile sindirilmeye çalışılmıştır.

Köklü Değişim olarak Osmanlı İslam Devleti’nin bağrında yetişen Şeyh Said Efendi ve 46 arkadaşını, şehadetlerinin 97. Yıldönümünde rahmetle yad ediyoruz.

KÖKLÜ DEĞİŞİM