Şanlıurfa Emniyeti’nden Hizb-ut Tahrir’e İftira!
02 Mart 2021

Şanlıurfa Emniyeti’nden Hizb-ut Tahrir’e İftira!

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Şanlıurfa Emniyeti, 11 Müslümanı gözaltına alarak yaptığı zulmü, Anayasa Mahkemesi’nin 7 hak ihlali kararına rağmen Hizb-ut Tahrir’e terör örgütü iftirası atarak örtmeye çalıştı. Emniyet, arama yaptığı evlerde kitaptan başka bir şey bulamadığı görüntüleri paylaşıp kendi kendini yalanlamış oldu.

İstanbul, Bursa, Ankara’dan sonra bugün de Hilafet istedikleri için Şanlıurfa’da Müslümanlara yönelik gözaltılar yapılarak sistematik zulme devam edildi.

Hilâfet’in ilgasının Hicrî 100. Yıldönümü münasebetiyle Hizb-ut Tahrir’in tüm dünyada yürüttüğü kampanya kapsamında yürütülen çalışmalarda, Köklü Değişim Dergisi’nin “Hilafet’i Kurun” isimli Mart sayısını Urfa halkına dağıtan, görüşmelerinde Hilafeti konuşan 11 kişi bu sabah erken saatte evlerine yapılan baskın ile gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar içerisinde esnaf, eğitimci, yazar ve baba oğul var.

Bugün bu zulmü sosyal medyada dile getirip, tepki göstermek için açılan #Urfada11_İbrahimGözaltında başlığa onbinlerce tweet atıldı. Bu zulmün Türkiye gündeminde birinci sıraya çıkması ve saatlerce listede kalması üzerine emniyet cürmünü örtmek için Anayasa Mahkemesi’nden daha üst bir yargı kurumu gibi davranarak Hizb-ut Tahrir’i terör örgütü ilan etti.

Şanlıurfa Emniyeti, didik didik aradığı Müslümanların evlerinde bulduğu kitapları toplarken çekilmiş görüntüleri sosyal medyada paylaştı. Bu paylaşımla terör örgütü iftirasını kendi eliyle çürütmüş oldu.

Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü, Şanlıurfa Valiliği’ni de etiketlidiği sosyal medya mesajında şu iddialarda bulundu:

Hizb-ut Tahrir terör örgütü ile irtibatlı olarak faaliyet yürüten,

‘Yenidenhilafet’ ‘Hilafetikurun’ başlığı ile propaganda yapan ve esnaf ziyaretleri yaparak bunları paylaşan şahıslara operasyon yapıldı.

11 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı

Emniyet ve Mit, Hizb-ut Tahrir’in Terör Örgütü Olmadığını Biliyor!

Hizb-ut Tahrir’in cebir ve şiddete bulaşmadığı Emniyet ve MİT’in mahkemelere sunduğu raporlarda sabit iken, Hizb-ut Tahrir’i susturabilmek için sık sık terör örgütü diye yaftalayıp sistematik zulüm devam ettiriliyor.

Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi Hukuk Dersi Vermişti

Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi, bu husus hakkında verdiği kararda açık bir şekilde terör örügütü olmadığı hükmünü koyarak hukuk dersi vermişti.

Kararda aynen şu ifadeler yer alıyor:

"Hizb-ut Tahrir, elde edilen kanıtlara göre Anayasal düzeni değiştirmeyi hedefleyen ve bunu açıkça tüzüğüne yazmak suretiyle deklare eden bir örgüt olduğu açıktır. Ancak bu örgütün, kurulduğu tarih olan 1953 tarihinden bugüne dek kuruluş amacı doğrultusunda ülkemizde veya faaliyette bulunduğu başka bir ülkede silahlı herhangi bir eyleminin bulunmadığı gibi Anayasal düzeni cebir ve şiddet kullanmak suretiyle değiştirmeye yarayacak silahlarının olduğu da tespit edilmemiştir. Dahası bu örgütün, tüzüğünde ve sözcülerinin açıklamaları ile açıkça cebir ve şiddeti dışlamış olması nedeniyle TCY’nin 220, 309, 314, 315, 316 maddeleri anlamında bir örgüt değildir.”

2018 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından hakkında 7 ayrı hak ihlali kararı verilen Hizb-ut Tahrir yargılamalarında hukuk garabeti AYM kararlarına rağmen hala devam ediyor. AYM’nin Yılmaz ÇELİK ile ilgili hak ihlali kararı verdiği dava dosyasında yeniden yargılamayı yürüten Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi Anayasa Mahkemesi’ni tanımayarak eski cezayı (7,5 yıl) yeniden verdi. 30.11.2020 tarihinde yapılan karar duruşmasında verdiği karar ile Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi AYM’yi de tanımamış oldu. Yine İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden başka bir yargılamada ise savcılık yapılmayan konferans için 4 kişi için 52,5 yıl ceza istemişti.

Verilen farklı kararlar, yargının Hizb-ut Tahrir’i karalamak için verdiği siyasi kararların ne kadar güvenilir olabileceğini ortaya koyuyor.

Anayasa Mahkemesi Hizb-ut Tahrir Hakkında Verilen Kararları Reddetmişti

Hizb-ut Tahrir ile ilgili yargılamalarda en somut gelişme Anayasa Mahkemesi’nin 2018 yılında verdiği hak ihlali kararı oldu. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun resmi gazetede yayınlanan 19.07.2018 tarihli Yılmaz ÇELİK kararı yargılamalarda hak ihlali yapıldığını gösterdi. AYM bu genel kurul kararından sonra sonuca bağladığı tüm Hizb-ut Tahrir başvurularında da aynı şekilde daha hak ihlali olduğuna hükmetti.

Aym’nin Hak İhlali Kararları ve Gerekçeleri

Genel Kurul Kararı: "Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Yılmaz Çelik hakkında yürüttüğü iki ayrı yargılamanın ilki hakkındaki kararını 07.04.2011 tarihinde, ikincisi hakkındaki kararını ise 13.12.2011 tarihinde vermiş ve her ikisinde de Yılmaz Çelik hakkında Hizb-ut Tahrir’e üyelik suçlaması ile 6 yıl 3 ay hapis cezası vermiştir. Bu kararına ise Yargıtay’ın ilamına dayandırmıştır. Bunu gören AYM “Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kendi kararını dayandırdığı Yargıtay İlamı’nda Hizb-ut Tahrir’in neden terör örgütü kapsamında değerlendirildiği somut olarak tespit edilmemiştir.” demiştir.

Anayasa Mahkemesi ihlal kararlarının gerekçesinde şöyle geçmektedir:

Terör örgütlerinin ideolojilerinin, ulaşmayı hedefledikleri nihai amaçlarının, toplum ve devlet hayatına yönelik eleştirilerinin başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerle ilişkili yönlerinin bulunması mümkündür. Ancak terör örgütlerinin söz konusu olduğu durumlarda ilk olarak değerlendirilmesi gereken, örgütün temel haklar kapsamında kaldığı iddia edilen fikirleri değil amaçlarına ulaşmak için anayasal bakımdan korunması mümkün olmayan şiddet yöntemlerine başvurup başvurmadığıdır*. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, derece mahkemelerinden terör örgütünün varlığını veya sanıkların örgütle olan ilişkilerini ikna edici biçimde değerlendirmelerini beklemektedir. Bu değerlendirmelerin ise öncelikle adil yargılanma hakkı kapsamında kaldığı açıktır***.

Öte yandan derece mahkemelerinde yürütülen yargılama süreci, tarafların iddia ve savunmaları ile mahkemelerin kararları ve başvuru formu dikkate alındığında asıl vurgunun terör örgütüne üye olma suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı üzerine yapıldığı anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle başvurucu hakkındaki soruşturma ve yargılama süreçlerinde bahse konu örgütün ideolojisi, savunduğu fikirler ve eylem tipi değerlendirmeye tabi tutulmamış; önceki mahkeme kararlarında Hizb-ut Tahrir'in bir terör örgütü olarak kabul edildiği olgusundan hareket edilerek başvurucunun söz konusu örgütün üyesi olup olmadığı üzerine yoğunlaşılmıştır. Bu sebeple derece mahkemelerinde yapılan yargılamalarda mesele Anayasa Mahkemesi tarafından ifade özgürlüğü yönünden bir değerlendirme yapmayı mümkün kılacak şekilde ele alınmamıştır**.**

Bu bağlamda ilk derece mahkemelerinin ve Yargıtay’ın Hizb-ut Tahrir örgütünün bir terör örgütü olup olmadığına yönelik hiç değilse bir kere değerlendirmede bulunması, gerekçelerini başvurucunun temel iddiaları ile mahkemelerin resen tespit edecekleri ve yargılamanın doğasının gerektirdiği sorulara cevap verebilecek nitelikte hazırlaması gerekirken bunu yapmadıkları anlaşılmıştır*.*

Sonuç olarak somut olayda başvurucu tarafından ileri sürülen ve yargılamanın sonucunu değiştirme ihtimali bulunan iddiaların dikkate alınmaması ve gereği gibi değerlendirilmemesi nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”

Bu kararla da Anayasa Mahkemesi resmen Yargıtay’ın Hizb-ut Tahrir’e terör örgütü yaftasını delil olmamadan keyfi hükümlerle vurduğuna hükmetmiş oldu.

Bu deliller ışığında Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü'nün gerçekleştirdiği operasyon ve sosyal medyadan yaptığı açıklama hukuğun resmen çiğnendiğini ortaya koymuş oldu.

Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü, legal olarak izinli bir şekilde basılan Köklü Değişim Dergilerini delil bulmuş gibi yayınladı.

Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü, legal olarak izinli bir şekilde basılan Köklü Değişim Dergilerini delil bulmuş gibi yayınladı.