Köklü Değişim Medya

Santiago başpiskoposu Ricardo Ezzati, istismar ettiği ve en az beş çocuğa tecavüzden yargılanan Santiago Archbishop’un eski bir yardımcısı olan Oscar Munoz da dâhil olmak üzere, çeşitli istismar vakalarını örtmekle suçlanıyor. Ezzati, çocuk tecavüzü skandalı yüzünden istifa eden yedinci kıdemli Şili kilise görevlisi oldu.

Bugünlerde konuşan Papa’nın, “kilisenin altındaki toplu mezar itirafları ve çocuk tacizleri konusunda yeterince mücadele edemedik’ sözleri tamamen masumiyet algısı oluşturmak. Buna rağmen kilisenin çirkin yüzünü gören batılı gençler İslamiyet’e yöneliyor.

Papa Francis, Santiago başpiskoposu Kardinal Ricardo Ezzati’nin cinsel istismar skandalından sonra Şili’deki Katolik Kilisesi’nin en üst düzey üyesinin istifasını kabul etti.

Vatikan tarafından Cumartesi yapılan açıklamada, papanın Şili’nin Copiapo kentinden Bishop Celestino Aos Braco’yu, Ezzati’nin yerine”apostolik yönetici” olarak atadığı ifade edildi.

77 yaşındaki Ezzati, istismar ettiği ve en az beş çocuğa tecavüzden yargılanan Santiago Archbishop’un eski bir yardımcısı olan Oscar Munoz da dâhil olmak üzere, çeşitli istismar vakalarını örtmekle suçlanıyor.

Ekim ayında, savcı tarafından sorgulanmak üzere çağrıldığında susma hakkını kullandı.

Hristiyan Din adamları geçen ay Vatikan’da gerçekleştirilen üst düzey bir konferansta çocuk tacizi ve tecavüz konusuyla başa çıkmada somut önlemler alınamadığını söylediler.

Papazlar Sivil Mahkemede Yargılanınca Pislikler Ortaya Çıktı

ABD'nin Pensilvanya Eyaletinin Yüksek Mahkemesinin 2018’de yayınladığı raporda, Katolik Kilisesi'ne mensup 300'den fazla din adamının çocuklara karşı cinsel istismarla suçlanması konusu değerlendirildi.

Vatikan'ın gizleme çabalarına rağmen, bu tür skandalların yeni olmadığı, Katolik Kilisesi'nin karanlık tarihi ve işledikleri ağır suçların, eskiden Papalık Mahkemesi tarafından yargılanırken şimdi sivil mahkemelerde yargılanıyor olması ve medyaya yansımasıyla gün yüzüne çıkmaya başladığı belirtildi.

Batılı Gençler İslam’a Yöneliyor

Avrupa'da özellikle 11 Eylül olaylarından önce Katolik dünyasında aradığı maneviyatı bulamayan genç Hristiyan nesillerde İslam dinine merak ve Müslüman olma sürecinin yaşandığını dile getirilirken, bu durumun özellikle 1990'lı yıllarda ABD merkezli "think tank" kuruluşları tarafından başlıca tehdit olarak nitelendirilerek "medeniyetler çatışması" konseptini geliştirmelerine ve akabinde İslamiyet'i “terör dini” Müslümanları da “terörist” gibi göstermelerine sebep olduğu ifade edildi.