kokludegisim.net
Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu, Türkiye ile İsrail
arasında yapılan anlaşmayı, basın bildirisi yayınlayarak sert bir dille eleştirdi.
İşte o açıklama;
Asıl Olan “İsrail” İle Normalleşmek Değil, Mavi Marmara
Katillerine Haddini Bildirmektir
Başbakan Binali Yıldırım ve Yahudi varlığı Başbakanı
Netanyahu, Türkiye ile “İsrail” arasında yıllar süren görüşmeler neticesinde
bir anlaşmanın sağlandığını düzenledikleri eşzamanlı basın toplantısında
kamuoyuna duyurdular. Oysaki İslam ve Müslümanların azılı düşmanı işgalci
Yahudi varlığı ile her ne pahasına olursa olsun, hiçbir şart ve ortamda
Müslümanların aleyhine herhangi bir anlaşma yapılamaz. Bu anlaşmayı yapanlar,
anlaşma masasına oturanlar ve sonuçtan memnuniyet duyanlar Allah'a,
Rasulullah'a ve İslam'a ihanet ettiklerini bilmelidirler. Yine Filistin'i
fetheden Halife Ömer, onu haçlılardan temizleyen Salahuddin Eyyubi, Filistin'i
Yahudilere satmayan Sultan Abdulhamid ve onun için hayatını feda eden Şeyh
Ahmet Yasin gibi adamları sırtından hançerlediklerini de bilmelidirler.
Bu anlaşma Türkiye tarafının söylediği gibi Filistin
halkının menfaatine yönelik değildir. Bu anlaşmadan asıl memnuniyet duyanlar
işgalci “İsrail” yönetimidir. Zira Müslümanlar ile alay edercesine ve Türkiye
tarafının yalanlarını ifşa edercesine Gazze ablukasının kalkmayacağını ilan
eden onlardır. İşte bu durum Türkiye yöneticilerinin basiretsizliğini ve
korkaklığını, bundan cesaret alan Yahudi yöneticilerin ise küstahlığını
göstermektedir.
Hatırlanacağı üzere bundan tam 6 yıl önce de böyle olmuştu.
1 Haziran 2010 tarihinde Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine “İsrail
deniz korsanları” gecenin karanlığında saldırmış, 10 Müslüman kardeşimizi şehit
etmiş ve yardımların Filistin halkına ulaşmasına engel olmuştu. O zaman da Hizb-ut
Tahrir / Türkiye Vilayeti olarak, bu elim hadiseden hemen sonra aciz bir
şekilde kınama açıklamaları yapan yöneticilere şöyle seslenmiştik: “Biz gasıp
Yahudi varlığı "İsrail"i kınamıyoruz, çünkü biz biliyoruz ki ancak
zayıf ve aciz olanlar kınar! Düşmanlarından korkanlar ve vatandaşlarına
yapılanların hesabını soramayanlar kınar! Kuru biz özür ile tatmin olacağını
açıklayanlar kınar! Bu yüzden laftan anlamayan Yahudi varlığı kınanmaz. Onlara
ancak anladıkları dilden cevap verilir ve had bildirilir!
Yahudi varlığının Mescid-i Aksa’yı işgal ettiği günden bu
yana bizim sözümüz hiç değişmedi ve öfkemiz hiç dinmedi. Ancak görüyoruz ki 6
yıl önce “Filistin davası bizim davamızdır, Mavi Marmara'nın hesabı sorulacak
ve ben olduğum sürece İsrail ile ilişkiler normalleşmez” diyen Erdoğan ve Ak
Parti Hükümetlerinin sözleri çok değişti. Çünkü dün “İsrail’e” hamasi
söylemlerde bulunanlar, bugün normalleşmenin “hikmetlerini ve nimetlerini”
anlatmaya çalışıyorlar. O gün yağmadan sadece gürleyen ve "İsrail"e
terör devleti diyen bu yöneticiler, şimdi "İsrail bizim dostumuzdur",
"İsrail"e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz gerekir, bu bölgenin
gerçeğidir" diyorlar.
Bizde diyoruz ki bu anlaşma Filistin halkını ve Müslümanları
memnun etmedi ve etmeyecektir. Aksine bu anlaşma ABD Dışişleri Bakanı Kerry’in
de dediği gibi emrini harfiyen yerine getirdiğiniz ABD'yi memnun etmiştir.
Sizin Filistin davanız sadece lafta kalmış bir davadır. Sizin Filistin
sevdanız, oy kazanmak için istismar ettiğiniz bir sevdadır. Sizin büyük devlet
hayaliniz, bu zelil anlaşma ile sona ermiştir. Siz Gazze’ye iki inşaat yapmayı
iş, İsrail ile ticari ilişkilerinizi artırmayı büyük bir maslahat ve ABD'nin
kurduğu masadaki küçük kırıntılarla yetinmeyi de izzet ve onur sanıyorsunuz.
Hâlbuki gerçek onur ve izzet İslam’dadır.
Bizler için normalleşmenin esası “İsrail’in” ebedi
düşmanımız olması ve onunla tüm ilişkilerimizin askıya alınmasıdır. Hesaba
kattığımız tek gerçek ise bu toprakların İslam toprakları olduğu ve ikinci
Raşid-i Hilafet’in kurulması ile birlikte gasıp Yahudi varlığının bu
topraklardan tamamen temizleneceğidir.
Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu
H. 22 Ramazan 1437/ M. 27 Haziran 2016
kokludegisim.net