Çin Toplama Kamplarını Çöllere Kuruyor
05 Aralık 2018

Çin Toplama Kamplarını Çöllere Kuruyor

Ajanslar

Köklü Değişim Medya

Çin yönetimi görüntü alınmaması için Taklamakan Çölü’ne kurduğu toplama kamplarını 2018’de 3 kat büyüttü.

Çin yönetimi, Komünist ideolojinin önünde en büyük engel olarak gördüğü İslam ile mücadele kapsamında kurduğu toplama kamplarının sayısını her geçen gün çoğaltıyor.

Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi Çin'i, Türkistan'ı hiçbir insan hakkın bulunmadığı kitlesel toplama kampına dönüştürmekle suçluyor.

Dünyanın en büyük cezaevi olarak isimlendirilen Doğu Türkistan’da, Müslümanlara zorla dinlerini inkâr etmeleri ve Komünist ideolojiyi benimsemeleri için işkenceler uygulanıyor. Pekin, bu işkenceleri ve beyin yıkama programlarını gözlerden uzak kurduğu toplama kamplarında yürütüyor.

Eartrise Media isimli sivil toplum kuruluşunun, 39 toplama kampı üzerinde yaptığı uydu görüntüsü analizi, bu kampların Nisan 2017 ile Ağustos 2018 arasında 3 kat daha büyüdüğünü ortaya koyuyor.

39 toplama kampının kapladığı alan ise kabaca 140 futbol sahası büyüklüğünde.

Uluslararası medya, kampların bir kısmının yerini, Çin hükümetinin verdiği inşaat ihale ilanlarından yola çıkarak tespit etti. Çin yönetimi kurduğu toplama kamplarına her ne kadar meslek edindirme kursları olarak bahsetse de, çevresine inşa edilen yüksek duvarlar ve gözetleme kuleleri ile tam bir cezaevi görüntüsü çiziyor.

Earthrise'ın kurucusu Edward Boyda, "Kamplardan 80'ini hızlıca buldum. Çoğu birbirine benziyor, çünkü hepsinde kullanılan metot aynı" diyor.

Çin Yönetimi İslam İle Mücadele Ediyor

Çin'in 'aşırılıkla mücadele’ adı altında kurduğu ve bilinen sadece bu kamplarla sınırlı değil.

Nüfusu oldukça az olan kırsal kesimlerdeki köyler bile güvenlik güçlerince mercek altına alınmış durumda. Çok sayıda casusun yerleştirildiği yerlerde kuş uçurulmuyor.

Gülziya Mogdunkyzy de geçen yıl Kazakistan'dan Doğu Türkistan'ın Kaşgar kentindeki köyüne dönmüş. Ancak gelir gelmez ev hapsine alınmış.

Yerel yetkililerin kendisine İslam'ı inkâr etmesi ve bunu deklare etmek için de belge imzalamaya zorladığını belirten Gülziya, akrabalarının birçoğunun kamplara götürüldüğü için de hiçbirisi ile görüşemediğini aktardı. Yurt dışına çıkanları geri getirmek için akrabaları rehin alma stratejisini de uygulayan Çin, Türkiye’de öğrenim gören üniversite öğrencilerini bu şekilde ülkeye çağırıyor ve bir daha öğrencilerden haber alınamıyor.

"İslam'a Kesinlikle İnanmamam Gerektiği Söylendi"

"İslam'a kesinlikle inanmamam gerektiği söylendi. Boyun eğmek zorunda kaldım. Bir de Allah'a inanmadığımı ve dini reddettiğimi belirten bir belge imzaladım. Eğer bunu yapmasaydım şartlar çok daha ağır hale gelecekti. Tüm Müslümanları, dini inkr ettiklerini deklare eden bir belge imzalamaya mecbur ediyorlar. İnsanlar Allah'a inandığını söylemeye korkuyor."

Çinli polisler, Kaşgar kentinde gözaltına aldıkları Uygur Türklerinin başına siyah örtü geçirerek bilinmeyen yerlerdeki kamplara götürdü.

Bölge sakinleri tutuklananların bir daha evlerine dönemediğini ifade ediyor. Güvenlik görevlileri ve tek tük turistin dışında sokaklarda genç erkek görmek neredeyse imkansız.

Camiler Açık Ama Bomboş

Doğu Türkistan'daki camilerin tamamının üzerine, Komünist Parti'ye bağlılık bildiren "Partiyi sev", "Ülkeyi sev" gibi devasa propaganda afişleri asılıyor.

Cuma namazlarında ise camiler artık bomboş kalıyor. Çünkü camiye gelenler kayda alınıyor ve fişleniyor.

Doğu Türkistan'da tutuklananların sayısı her geçen gün artıyor ve bu insanlardan bir daha haber alınamıyor.

Doğu Türkistanlı Mailikemu Maimati isimli kadınla evli Pakistanlı iş adamı Mirza Imran Baig, pasaportuna el konulan eşi ve oğlunun ülke dışına çıkabilmesi için aylardır mücadele ettiğini anlatıyor. Çinli yetkililer, 33 yaşındaki kadının ve 4 yaşındaki oğlunun yurtdışına çıkışına izin vermiyor.

Pekin'deki Pakistan Büyükelçiliğinin önünde bekleyen ve kendi ülkesi Pakistan'dan eşinin serbest kalması için devreye girmesini isteyen iş adamı Mirza Imran Baig, eşinin gözaltında tutulduğu toplama kampını ziyaret etmiş.

Mirza Imran, kampı şöyle anlatıyor:

"Orası bir cezaevi. Her hücrede ortalama 20 kişi var. Hiç kimse, hakkındaki bir hükümden ya da yargı kararından dolayı orada tutulmuyor. Ayrıca hücrelerde hijyen yok, bundan dolayı insanlar da hastalanıyorlar." diye konuştu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü: Uluslararası yasalara göre kanun dışı

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Çin Direktörü Sophie Richardson, uluslararası yasalara göre bu tür "eğitim merkezlerinin" yasa dışı olduğunu ve tutuklanan vatandaşlardan tam anlamıyla "siyasi sadakat" beklendiğini söyledi.

"Doğu Türkistan'da yaşananlar asla kabul edilebilir bir durum değil." diyen Richardson, Buralar hükümet ve parti tarafından yönetilen tesisler. İçeride tutuklu bulunan hiç kimse uyarı almadı ya da cezaya çarptırılmadı. Yayımladığımız raporda da belirttiğimiz gibi, yerel yetkililer, çok açık bir şekilde kamplara gönderilmemek için avukata ihtiyacınızın olmadığını söylüyor. Yani zaten mahkemeye çıkarılmadan kampa gönderiliyorsunuz. Bu tam anlamıyla partiye sadakate zorlamak için kullanılan bir yöntem." ifadelerini kullandı.

Çin Türkiye’de Casusluk Faaliyeti Yürütüyor

Doğu Türkistanlılar İstanbul'da sık sık Çin hükümetine karşı protesto gösterileri düzenliyor.

Bu arada salıverilmiş olsalar bile çok sayıda Uygur hala gözaltındayken yaşadıklarını anlatmaya korkuyor.

Radikal eğilimli gruplarla bağlantısı olduğu iddiasıyla tutuklanan bir iş adamı, "Beni, Türkiye'deki Doğu Türkistanlılar hakkında kendilerine casusluk yapmam şartıyla serbest bıraktılar." sözleriyle Uygurların birbirlerini fişlemesini istediklerini kaydetti.

Adının açıklanmasını istemeyen bir başka iş adamı, uzun tutukluluğun ve gördüğü ağır işkencelerin ardından serbest bırakılmış. Daha sonra da yurtdışına kaçmış.

Babasına Bakmak İçin Türkiye’ye Geldi ve Çin Çocuklarına El Koydu

Yine adının açıklanmasını istemeyen Doğu Türkistanlı bir kadın, sağlık durumu kötüye giden babasıyla ilgilenmek için 2017'de Türkiye'ye gelmiş. Türkiye'ye gelmeden önce 2 çocuğunu kayın validesine bırakmış. Ancak aldığı son bilgilere göre, Çinli yerel yöneticiler çocukları ninesinden alıp Hotan'da bir yetimhaneye göndermiş, kayın validesi de cezaevine konulmuş.

"Türkiye'ye gelirken küçük çocuğum henüz 2 yaşındaydı. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamazlar ki. Çocuklarıma benim yedirip içirmem lazım. Tek başlarına hiçbir şey yapamazlar. Yaşları 10 ya da 15 olsa kendi kendilerine bakabilirlerdi. Şimdi çocuklarım neredeler? Acaba çocuklarım şimdi nerede yatıp kalkıyor, neler yapıyorlar? Yemek yiyebiliyorlar mı? Hastalar mı? Ne olacak benim çocuklarıma? Her gece bunları düşünüyorum" diye yaşadığı acıyı anlattı.

Çin son olarak Doğu Türkistan'daki demografi yapıyı da değiştiriyor. Bu kapsamda Han Çinlilerini hızla bölgeye kaydırıyor.

Ayrıca Çin'in, bölgedeki geleneksel İslam ve Orta Asya mimarisinin en iyi korunan yerlerinden biri olarak kabul edilen Kaşgar'daki tarihi birçok yapıyı yıkarak, Uygur tarihinin izlerini silmeye devam ettiği bildiriliyor.