Çin Doğu Türkistan’da Ağır Cürümler İşliyor
11 Eylül 2018

Çin Doğu Türkistan’da Ağır Cürümler İşliyor

Ajanslar-Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Çin'in ülkenin kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Müslüman Uygur halkına sistematik işkence ve insan hakları ihlallerinde bulunduğunu bildirdi.

New York merkezli İnsan Hakları İzleme örgütü daha önce Sincan'da yaşamış ve oradan ayrılmış kişiler, gözaltına alınanlar ve onların yakınları ile yaptıkları mülakatlar sonucu hazırladığı 117 sayfalık raporu, Çin hükümetinin, Müslüman Uygurlulara karşı toplu keyfi gözaltı, işkence ve kötü muamelesini ortaya koydu.

Raporda, "Bölgede yaşayan 13 milyon Müslüman Uygur siyasi telkine, kolektif cezalandırmaya, hareket, iletişim ve dini kısıtlamalara maruz kalıyor." ifadesi yer aldı.

HRW Çin Direktörü Sophie Richardson, ''Çin hükümeti, Sincan'da onlarca yıldır görülmemiş bir boyutta insan hakları ihlalleri işliyor.'' değerlendirmesinde bulundu.

Çin, Doğu Türkistan’daki Müslümanlara yönelik yıllardır akıl almaz ceza uygulamalarında bulunarak insanlık dışı ağır cürümler işlediği bilgisi de verildi.

İhlallere Son Verilmesi Çağrısı

Richardson, Sincan'da Müslüman Uygurlara yönelik baskının Birleşmiş Milletler (BM) ve ilgili devletler için önemli bir sınav olduğunu belirterek, bu ihlallere son verilmesi için Çin'e yaptırım uygulanması çağrısı yaptı.

Çin hükümetinin Uygur halkına karşı baskısının 2016 yılından beri ''dramatik şekilde'' arttığına dikkat çekilen raporda, Çinli yetkililerin keyfi toplu gözaltıları artırdığı ifade edildi.

Yabancı ülkelerle bağlantılı olduğu ve WhatsApp gibi yabancı iletişim araçlarını kullandıkları gerekçesiyle siyasi eğitim kamplarında tutulduğu tahmin edilen bir milyon Uygurlunun Mandarin Çincesi öğrenmeye ve Çin Komünist Partisinin propaganda şarkılarını söylemeye zorlandığı ve öğrenemeyenlerin cezalandırıldığı kaydedilen raporda, kamplardaki Uygurlara adil yargılanma hakkı tanınmadığı ve aile ve avukatlarına erişimlerinin olmadığı belirtildi.

Dini uygulamaların emsalsiz şekilde kontrol altında tutulduğu ve yetkililerin bölgede İslam dinini yasakladığına işaret edilen raporda, halkın devamlı gözetim altında tutulduğu ve birbirlerini ''ispiyonlamaya'' teşvik edildiği aktarıldı.

Uygur halkına yönelik başlatılan kampanyanın aileleri de birbirinden ayırdığına değinilen raporda, sınırdaki sıkı pasaport kontrolleri nedeniyle çocukların ailelerinden ayrı kaldığı ve Çin hükümetinin Müslümanların yurt dışındaki tanıdıkları ile iletişim kurmasını engellediği ifade edildi.