Cenevre’de Doğu Türkistan Utancı!
10 Kasım 2018

Cenevre’de Doğu Türkistan Utancı!

Ajanslar

Köklü Değişim Medya

Zorba Çin yönetiminin insan hakları ihlallerinin konuşulduğu Cenevre'deki toplantıda, İslam beldelerinin izzetsiz yöneticileri Çin’in zulmünü destekleyen ve onaylayan açıklamalarda bulundu.

Doğu Türkistan’daki toplama kampları ve Çin’deki insan hakları ihlalleri hususundaki Cenevre’deki toplantıya 150'den fazla ülkenin katıldığı bildirildi.

Doğu Türkistan’da halen milyonlarca Müslüman eğitim adı altında toplandıkları hapishanelerde işkence ve asimilasyona tabi tutulmaya devam ediyor. Zorba Çin yönetimi, ibadeti yasaklarken, Müslüman kızları Çinlilerle zorla evlendiriyor. Toplama kamplarında tuttuğu masum Müslümanların çocuklarını da akrabalarına teslim etmeyen rejim, körpe beyinlere zorla tuttuğu kreş ve yurtlarda Ateizm’i aşılıyor. Belli aralıklara Müslümanların evine yatılı gönderdiği memurlarla Komünist ideolojiyi zorla aşılamaya çalışan Çin’in sabıkası oldukça kabarık bir tablo çizerken, İslam beldelerinin yöneticileri ticari ve siyasi menfaatleri doğrultusunda bu zulümlere sessiz kalarak ortak oluyor.

İslam beldelerinin temsilcilerinin açıklamaları toplantıya damgasını vurdu. Siyasi ve ticari menfaatleri için küçüldükçe küçülen izzetsiz yöneticilerin ihaneti, Cenevre’ye gönderdikleri temsilcilerin açıklamaları ile bir kez daha utanç ile gözler önüne serilmiş oldu.

Fransa, ABD, Almanya ve Kanada gibi pek çok AB ülkesinin, Çin'in baskı ve zulüm araçları kullandığını belirterek Doğu Türkistan'daki toplama kamplarının derhal kapatılması ve tutulan insanların serbest kalmasını sert bir dille gündeme getirdiği bildirildi.

Çin’i Övmek İçin Ellerinden Geleni Yaptılar

Afrika, Asya, Avrupa ve Güney Amerika'dan pek çok ülke, yoksullukla savaşması, yolsuzlukla mücadele etmesi, ithalatta düşük tarifeler koyması, insan haklarında çifte standartlara karşı çıkması, tüm nüfusa radyo yayını yapması hatta iklim değişiklikleri ile mücadele etmesi gibi gerekçelerle, Çin’in dünya adına önemli işler yaptığını dile getiren trajikomik açıklamalar bulundu.

Çin İnsan Hakları Savunucuları Ağı'nın bir araştırmacısı olan Frances Eve, konu hakkında, “Çin'in bu ülkeler arasındaki ekonomik nüfuzunun bir yansıması olduğu kadar, insan hakları standartlarını zayıflatmaya çalışan ülkeler arasında da liderlik rolü olduğu” değerlendirmesinde bulundu.

Bangladeş’ten Çin’e Övgüler

Bangladeş, Çin'in gelişme mucizesi olduğunu ileri sürerek toplantıya katılan pek çok delegeyi şaşkına çevirdi. Kuzey Kore de Pekin'i "insan haklarının geliştirilmesi ve korunması için yapılan büyük çabaları ve parlak başarısı nedeniyle" övdü.

Güney Afrika, Çin'i “insan odaklı kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılması” konusunda küresel bir lider olarak adlandırdı.

"Çin'i özellikle olağanüstü ekonomik ve sosyal başarıları için kutluyoruz" diyen Burundi'den bir delege, "Çin'in Doğu Türkistan İslami Hareketi gibi terör örgütlerine odaklanmaya devam etmesini" tavsiye eden bir açıklama yaptı.

Endonezya ve Malezya Şaşırtmadı

Endonezya, Çin'in stratejik yaklaştığını ve halkının refahını sağlamaya çalıştığını dile getirirken, Malezya, Çin'in “insan hakları alanındaki başarılarına” işaret etti. Olmayan bir şeyi varmış gibi göstermekte pek mahir bu yöneticilerin, İslam’a ve Müslümanlara karşı açılan savaşı terörle mücadele gibi göstererek Çin ile ticari ve siyasi menfaatleri uğruna yalan söylerek küçüldükleri bir kez daha tescillenmiş oldu.

Dünya kamuoyunda çirkin sabıkaları ve kendi halklarını katletmekle meşhur Suudi Arabistan ve Suriye’nin de Çin’in masum Müslümanlara karşı sürdürdüğü zulüm politikalarını savunması şaşırtmadı.

Suudi Arabistan, Çin'e "kültürel ve dini konularda dostça değişimlere devam etmesi" tavsiyesinde bulundu. Suriye ise, Çin'i "aşırı dinci hareketlere karşı koymaya ve terörizmle ayrılıkçılığa karşı mücadelesini sürdürmeye" çağırdı. Pakistan ise, Çin'in "barış ve istikrarı sürdürmesi gerektiğini" ifade etti.

Tacikistan ve Özbekistan, Çin zulmünü destekleyen açıklamalara imza atarken, Türkiye’den gelen cılız açıklamalar Cenevre sınırlarını bile geçemedi.

Türkiye’nin, “yasal haklar olmaksızın bireylerin hapsedilmesi ve ailelerden ve toplumdan ayrılma gibi temel hak ve özgürlüklere getirilen kısıtlamaları” içeren Çin uygulamalarına karşı çıktığı bildirildi.