“Bu Bayram da Kavuşamadılar”
27 Mayıs 2020

“Bu Bayram da Kavuşamadılar”

Yeni Akit Gazetesi

Köklü Değişim Medya

Hiçbir terör eylemine bulaşmadığı, cebir ve şiddeti benimsemediği Emniyet ve MİT raporları ile ispatlanmış ve Anayasa Mahkemesi’nin terör örgütü değildir kararına rağmen Hizb-ut Tahrirli gençler hala cezaevinde tutuluyor. Mazlum Müslümanlar bu bayramda da ailelerinden uzak tutularak zulme devam edildi.

Yeni Akit Gazetesi’nden Göksel Çağlav’ın haberinde Hizb-ut Tahrir’e yönelik bayramda da sürdürülen zulüm anlatıldı.

Anayasa Mahkemesi’nin Hizb-ut Tahrir hakkında verdiği, ‘Terör örgütü değildir’ kararı masumların tahliyesine yetmedi. Bu bayramı da tutuklu olarak cezaevinde geçiren onlarca mağdurdan biri olan İbrahim Er’in eşi İlknur Er, **Akit’**e konuştu. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin ‘suç yok ama ileride suç işleyebilir’ diyerek ceza verdiğini anlatan İlknur Er, “Bu hukuksuzluğu 16. Ceza Dairesi de devam ettirdi. Çocuklarımız bu bayramda da hasretle babalarını bekledi. Ama hukuk bize işlemedi” dedi.

Bu Bayram da Kavuşamadılar

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Hizb-ut Tahrir hakkında verdiği, ‘Terör örgütü değildir’ kararına rağmen masumlar tahliye edilmediği gibi tutuklamalar da devam ediyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nünHizb-ut Tahrir, 1967 yılından 2017 yılına kadar herhangi bir cebir ve şiddet eylemine başvurmadıraporu üzerine AYM, Hizb-ut Tahrir’in terör örgütü olmadığına hükmederek mağduriyetlerin giderilmesini istedi. Ancak yerel mahkemeler AYM’nin verdiği bu karara uymadığı gibi tutuksuz olanları da tutuklayarak yargı zulmüne devam ediyor. Onlarca mağdur bu bayramda da zindanlarda ailelerinden, sevdiklerinden ayrı haksız yere cezalandırılıyor.

Yargı Zulmü Devam Ediyor

AYM’nin kararına rağmen yargıdaki zulüm devam ederken, bu bayramı da ailesinden ayrı cezaevinde geçiren İbrahim Er’in eşi İlknur Er, yaşadıklarını Akit okuyucuları ile paylaştı. Eşinin Hizb-ut Tahrir üyeliği suçlamasıyla 6 yıl 3 ay ceza aldığını ve İstanbul’da yapılacak bir konferansın bahane edilerek 2009 yılında tutuklandığını anlatan İlknur Er, “Bu süre zarfında 9 ay tutuklu kaldı. Ortada hiçbir suç olmamasına rağmen yerel mahkemeler, Yargıtay içtihadını gerekçe göstererek ceza verdi. Dosyamız temyize gitti. 2017 yılı sonunda da onanarak hükme bağlandı. Yargıtay, olmayan suçtan, zorlama bir içtihatla ‘ileride suç işleyebilir’ diyerek ceza verdi. Yanlış duymadınız. ‘İleride suç işleme ihtimali’ne binaen bu ceza verildi. FETÖ gerekçesiyle görevi değiştirilen, birçok hukuksuzluğun ve kumpas davaların altında imzası olan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Hizb-ut Tahrir hakkında, ‘her ne kadar hiçbir cebir ve şiddete bulaşmamış olsa da Raşid-i Hilafet devletinin ihdasından sonra Hıristiyanlara cihad ilan edileceğinden dolayı şiddete başvuracaktır’ şeklinde hukukta hiçbir geçerliliği olmayacak şekilde içtihatta bulundu. İşte bu hukuksuzluktan dolayı eşim şuanda cezaevinde. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin başlattığı bu hukuksuzluğu 16. Ceza Dairesi de devam ettirdi” dedi.

Hüküm Veren Hâkim de Aynı Cezaevinde!

Eşinin kendisine ceza veren hâkimle aynı cezaevinde olmasının, adalet dağıtanların vicdanlarını sızlatması gerektiğine dikkati çeken İlknur Er, “Biz af istemiyoruz. Sadece adil yargılanma istiyoruz. Anayasa Mahkemesi onlarca Hizb-ut Tahrir üyesi hakkında hak ihlali kararı verdi. Şu an 15-16 tane yerel mahkemede yeniden yargılama sürüyor. Bazı mahkemeler beraat kararı verdi. Ancak Bursa 13. Ağır Ceza Mahkemesi bunları emsal olarak görmedi. Türkiye’de hukuk, her şehir de farklı işliyor. Örneğin Erzurum’da ve Malatya’da AYM’nin kararı açıklandıktan sonra yerel mahkemeler ‘yeniden yargılama’ya karar verirken, Bursa’da buna karar verilmedi. AYM’nin kararına direniyor. Türkiye eyaletlere bölündü de her eyalette kanunlar farklı işliyor ve bizim bundan haberimiz mi yok bilmiyorum?” ifadelerini kullandı. Eşinin tek suçunun insanları İslam’a davet etmek olduğuna vurgu yapan İlknur Er, şöyle devam etti;

Hayatı İslâm’a Davetle Geçti

Eşimin hayatı İslam’a davet ile geçti. Ve bu bir suç değildir. Eğer bu suç ise biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz. Suç değilse hakkımızın iadesini istiyoruz. Olmayan suçtan insanlara ceza vermenin adı yargılama değil, zulümdür. Bu hukuksuzluğu çeşitli iddialarla ve bazı insanların üzerine yıkarak devam ettirebilirsiniz. Ancak ahiret gününde bunlar mazeret olamayacak. Bu hukuksuzluğu gidermek AK Parti hükümetinin elindedir. Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Şike davalarında sadece FETÖ gerekçesiyle yeniden yargılama ve beraat kararları verilirken, Hizb-ut Tahrir davalarına bakan 60’ın üzerinde savcı ve hâkimin FETÖ üyeliğinden ceza almış olması ve bu durumun yargılanmanın yenilenmesi kararına dönüşmemiş olması, her şeyi gözler önüne sermektedir. Kaldı ki, Türk yargısının en üst mercii olan Anayasa Mahkemesi’nin onlarca kararını bile 13. Ağır Ceza Mahkemesi görmezden gelebiliyor. Eşim ve diğer Hizb-ut Tahrir’li kardeşlerimiz yeniden yargılanmalıdır. Bunun için gereken neyse yerine getirilmesidir. Sesimizi duyuran Akit Gazetesi’ne de çok teşekkür ediyoruz.”

Acımız Bir Kat Daha Arttı

Bu bayramda da kavuşamadıklarını ve görüşlerin de salgın nedeniyle kısıtlandığını anlatan İlknur Hanım, “Özellikle böylesi günlerde acımız katlanıyor. Bayramımız buruk geçiyor. Evlerine hapsolan, sevdikleriyle görüşemeyenlerin şimdi bizi çok daha iyi anlayacağını düşünüyorum. Oysa durumumuz aynı bile değil. Hem yaşadığımız hukuksuzluk, hem bu hukuksuzluğun devamı bir de pandemi endişesiyle yaşamak çok zor. Görüşlerimiz de kısıtlandı. Ayda bir defa da olsa çocuklarımla birlikte ziyaret edemediğimiz gibi hukuki olarak mahkeme yollarını da zorlayamıyoruz. Çünkü bu pandemi sürecinde mahkemeler de gerektiği gibi çalışmıyor” diyerek nasıl bir zulme maruz kaldıklarını anlattı.