BM: “İdlib’de Son Üç Haftada 18 Sağlık Merkezi Vuruldu”
18 Mayıs 2019

BM: “İdlib’de Son Üç Haftada 18 Sağlık Merkezi Vuruldu”

Ajanslar

Köklü Değişim Medya

Birleşmiş Milletler (BM), Cuma günü yaptığı açıklamada, İdlib bölgesinde son üç haftada en az 18 sağlık merkezinin vurulduğunu kaydetti. BM, sağlık merkezlerine yönelik gittikçe artan saldırılardan endişe duyduğunu açıkladı.

BM Acil Yardım Koordinatörü Mark Lowcock, "28 Nisan'dan beri, Dünya Sağlık Örgütü ve sağlık çalışanları, en az 18 sağlık merkezinin bombalamalar, havan topu saldırıları ya da çatışmalar nedeniyle ya zarar gördüğünü ya da yıkıldığını tespit etti" dedi.

BM: Saldırıların Bazıları İleri Teknoloji Silahlarla Düzenlendi

Lowcock, bu saldırılardan bazılarının ileri teknoloji silahlara erişimi olan kişiler tarafından düzenlendiğini kaydetti.

İdlib, Rusya ve Türkiye'nin Eylül ayında üzerinde uzlaşmaya vardığı bir anlaşma tarafından silahlardan arındırılmış bölge ilan edilmiş olsa da, Rusya tarafından desteklenen Esed rejimi, İdlib'e yönelik saldırılarını aralıksız sürdürdü. Son saldırılarda özellikle sağlık merkezleri ve okullar hedef alındı. Rejim güçleri, muhaliflerin elindeki bu son bölgeyi almak için yakın zamanda yeni bir saldırı başlattı.

İngiltere'nin BM Büyükelçisi Karen Pierce, 15 üyeli Güvenlik Konseyi'nde suçun nerede aranması gerektiği konusunda, "Bölgede uçak uçurabilen iki ülke Suriye ve Rusya olduğuna göre, cevap ortada… Rusya ve Suriye hava güçleri?" dedi.

ABD'nin BM Büyükelçi Vekili Jonathan Cohen de, sağlık merkezlerine yönelik saldırıların sorumlusu olarak Rusya ve Suriye olarak gösterdi.

Büyükelçi Cohen, vurulan sağlık merkezlerinin BM ve Rusya'nın koruma amacıyla oluşturdukları listede yer almasının "daha da kaygı verici" olduğunu kaydetti.

BM “Saldırıları Kimin Yaptığını Bilmiyormuş!”

BM Acil Yardım Koordinatörü Mark Lowcock, Güvenlik Konseyi'ne saldırılardan kimin sorumlu olduğunu bilmediğini söyledi. Ancak "En azından bu saldırılardan bazılarının modern bir hava gücü ve akıllı ya da yüksek hassasiyetli silahlar da dâhil olmak üzere ileri teknoloji silahlara erişimi olan kişiler tarafından düzenlendiği açık" dedi.

Lowcock, 49 sağlık merkezinin kısmen ya da tamamen, bazılarının saldırı korkusuyla faaliyetlerini durdurduğunu söyledi. Lowcock'un verdiği bilgilere göre, 17 okul da ya hasar gördü ya da yıkıldı, çok daha fazlası da kapatıldı.

BM Acil Yardım Koordinatörü, son 3 haftada 160 kişinin öldürüldüğünü ve en az 180 bin kişinin yerlerinden olduğunu kaydetti

BM'nin Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, "Eğer şiddet artmaya devam ederse ve saldırılar daha da ileri giderse, insani yıkım ve uluslararası barış ve güvenliğe yönelik riskle karşı karşıya olacağız" dedi.

İdlib'de Bombalardan Kaçan Aileler Türkiye Sınırındaki Zeytin Bahçelerine Sığındı

Suriye'nin kuzeyinde muhaliflerin kontrolünde bulunan İdlib'de Rusya ve Esed rejiminin bombardımanından kaçan siviller Türkiye sınırına yakın bir zeytin bahçesine sığınmak zorunda kaldı.

Suriye'deki Atme kasabasının Türkiye sınırına kaçan sivillerin yeterli gıda ve suyu olmadığını, gidecek başka yerlerinin bulunmadığı bildirildi.

Bölgeye sığınanlardan 70 yaşındaki Aziza adlı bir kadın "Evimiz gece çocuklarım ve torunlarımın üstüne yıkıldı. Allaha şükür enkazdan çıktılar" dedi. Son haftalarda İdlib'den kaçanların sayısı 180 bini bulduğu bilgisi verildi.

Birleşmiş Milletler Danışmanı Najat Rochdi, Suriye ordusunun hava kuvvetlerinin 18 sağlık tesisini vurduğunu, şiddet olaylarında 16 okulun yok olduğunu söyledi.

Bombardımanın çoğu, ‘Türkiye ile Rusya'nın Eylül ayında uzlaştığı tampon bölgede yapıldı.

Bu saldırılardan kaçanlardan biri de Abu Abdo al-Khani. Khani ve ailesi İdlib'in güneyindeki Han Şeyhun kentinden yaya olarak kaçmış. Türkiye sınırındaki zeytin bahçelerine gelen aileye battaniye ve su verilmiş.

Yaşadıkları ile ilgili konuşan Khani, “güvenli bölge” anlaşmasının kendilerini koruyamadığını söyledi.

Khani, "Güvenli bölgede olduğumuz söylenmişti ama neresi güvenli? Erdoğan’ın bizi koruma sözü nerede kaldı?

"15 gündür yıkanmadık. Sınırda bir ağacın altında yaşıyoruz, kim böyle bir hayatı kabul edebilir?" dedi.